İçinde ül olan 5 harfli 54 kelime var. İçerisinde ÜL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ül olan kelimeler listesine ya da Sonu ül ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ZÜLAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saf, tatlı su

MODÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir uzay taşıtının yapısı içinde yer alan ve kendi başına hareket edebilen bağımsız bölüm
  2. Bir yapının çeşitli bölümleri arasında orantıyı sağlamak için kullanılan ölçü birimi
  3. Herhangi bir mekanik özelliği belirten kat sayı

HÜLLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Medeni Kanun'un kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe bir günlüğüne nikâh edilmesi

KÜLLİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bütüne ve genele ilişkin
  2. Tümel

KÜLTE

  1. [isim] Külçe
  2. Kayaç
  3. Demet, bağlam

FEKÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta

KÜLAH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İçine bazı şeyler koymak için huni biçiminde bükülmüş kâğıt kap
    • "Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak, göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Önüme gelene külah takacaktım. Külah takacağım kimseler de mutlaka benim gibi olanlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
    • "Anlat sen benim külahıma! Ah, ben hükûmette olsam size gık dedirtmem!" (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Bu kabın alabileceği miktarda olan
    • "Meydanda bekleyen mektep çocuklarına birer külah şeker dağıtıldı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Oyun, hile
  4. esk. Erkeklerin giydiği genellikle keçeden, ucu sivri veya yüksek başlık
    • "Bunun sırtında öbürleri gibi bir uzun cübbe, başında bir uzun külah vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

GÜLÜŞ

  1. [isim] Gülme işi veya biçimi
    • "Kalleşliğin binbir çeşidi apaçık görünüyordu bu gülüşte." (Nurullah ataç)

MÜLKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir ülkeyle ilgili olan
  2. Ülke yönetimine ilişkin
  3. Asker sınıfı dışında kalan
    • "Mülki erkân."

SÜLÜK

  1. [isim] Sülüklerden, tatlı sularda yaşayan, vücudunda yirmi iki sindirim kesesi olduğu için bir kezde ağırlığının sekiz katı kan emebilen, halk arasında bazı kan hastalıklarının tedavisinde yararlanılan hayvan (Hirudo medicinalis)
  2. Asma bıyığı

HÜLYA

  1. [isim] Tatlı düş, hayal
    • "Talihin kırkyılda bir karşıma çıkardığı saadet hülyasını tehlikede buldum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kuruntu

GÖNÜL

  1. [isim] Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
    • "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
    • "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. İstek, arzu
    • "Okumaya gönlün var mı?"
    • "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
    • "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
    • "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

FAKÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Benek

KÜLEK

  1. [isim] Bal, yağ, yoğurt vb. şeyler koymaya yarar tahta kova

DÜLEK
...
MELÜL
...
GÜMÜL

  1. [isim] Susam ve ekin demeti veya yığını

KÜLOT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kısa, beli lastikli iç çamaşırı, don
  2. Genellikle binicilerin giydikleri paçası dar, üst bölümü geniş pantolon
    • "Adamın sırtında yakasız bir mintanı, bacaklarında da dolaksız bir külot vardı." (Haldun Taner)

YÜLGÜ

  1. [isim] Ustura

ÇEKÜL

  1. [isim] Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü