İçinde ül olan 5 harfli 54 kelime var. İçerisinde ÜL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ül olan kelimeler listesine ya da Sonu ül ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÜLAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçine bazı şeyler koymak için huni biçiminde bükülmüş kâğıt kap
- "Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak, göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Önüme gelene külah takacaktım. Külah takacağım kimseler de mutlaka benim gibi olanlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
- "Anlat sen benim külahıma! Ah, ben hükûmette olsam size gık dedirtmem!" (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu kabın alabileceği miktarda olan
- "Meydanda bekleyen mektep çocuklarına birer külah şeker dağıtıldı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Oyun, hile
-
esk. Erkeklerin giydiği genellikle keçeden, ucu sivri veya yüksek başlık
- "Bunun sırtında öbürleri gibi bir uzun cübbe, başında bir uzun külah vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
İçine bazı şeyler koymak için huni biçiminde bükülmüş kâğıt kap
- TÜLEK
- ...
- HÜLLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Medeni Kanun'un kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe bir günlüğüne nikâh edilmesi
-
[isim]
Medeni Kanun'un kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe bir günlüğüne nikâh edilmesi
- ÖNCÜL
-
-
[isim]
Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
- "Top top olmuş güzellerin sürüsü / Öncül olmuş çeker gider birisi." (Halk türküsü)
-
Bir tasımda sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her biri, mukaddem
-
Bir bilimsel çalışmada işe koyulurken, araştırmaya konu edilmeksizin doğru sayılan önerme
-
Kılavuz, öncü
-
[isim]
Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
- GÖNÜL
-
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
- "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İstek, arzu
- "Okumaya gönlün var mı?"
- "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
- "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
- "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- SÜLÜN
-
-
[isim]
Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş (Phasianus colchicus)
-
[isim]
Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş (Phasianus colchicus)
- GÜMÜL
-
-
[isim]
Susam ve ekin demeti veya yığını
-
[isim]
Susam ve ekin demeti veya yığını
- FEKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta
-
[isim]
Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta
- ÜLGER
-
-
[isim]
Kadife, şeftali vb.nin üzerinde bulunan ince tüy
-
[isim]
Kadife, şeftali vb.nin üzerinde bulunan ince tüy
- MÜLKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir ülkeyle ilgili olan
-
Ülke yönetimine ilişkin
-
Asker sınıfı dışında kalan
- "Mülki erkân."
-
[sıfat]
Bir ülkeyle ilgili olan
- ÜLFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alışma, kaynaşma
- "Kendilerine bir kimse bulunamıyor ki ülfet etsinler." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Tanışma, görüşme
- "Temiz ve metin bir insan olduğu ilk ülfetinden anlaşılırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Dostluk, ahbaplık
- "Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Alışma, kaynaşma
- ÜLKER
- ...
- GÜLEÇ
-
-
[sıfat]
Her zaman gülümseyen, mütebessim
- "Biraz sonra geceki güleç memur, hafif kapalı gözleriyle göründü." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Her zaman gülümseyen, mütebessim
- CÜLUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hükümdarlık tahtına çıkma, tahta oturma
-
[isim]
Hükümdarlık tahtına çıkma, tahta oturma
- ÜLSER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sindirim organlarında ve özellikle mide ile onikiparmak bağırsağında görülen yara, karha
- "Midesindeki ülsere salık verilmiş birkaç kocakarı ilacı her zaman iyi gelmez." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Sindirim organlarında ve özellikle mide ile onikiparmak bağırsağında görülen yara, karha
- ÇEKÜL
-
-
[isim]
Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul
-
[isim]
Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul
- GÜLLÜ
-
-
[sıfat]
Gülü olan
-
[sıfat]
Gülü olan
- GÜDÜL
- ...
- KAKÜL
- ...
- KÜLTE
-
-
[isim]
Külçe
-
Kayaç
-
Demet, bağlam
-
[isim]
Külçe