İçinde ük olan 5 harfli 69 kelime var. İçerisinde ÜK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ük olan kelimeler listesine ya da Sonu ük ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÜCÜK

  1. [sıfat] Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük
  2. Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan)
  3. [isim] Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça

ŞÜKÜR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanrı'ya duyulan minneti dile getirme
  2. Mutlu bir olay veya durumdan, yapılan bir iyilikten duyulan hoşnutluğu bildirme
    • "Hava kapanık geçti ama yağış olmadı şükür Allaha!" (Reşat Enis)

BÜKÜN

  1. [isim] Dil bilgisi görevleri ve yapı bakımından, kelime köklerinin başında, içinde veya sonunda türlü değişikliklerin olması, insiraf

BÜYÜK

  1. [sıfat] Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı
    • "Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Mutlu değildi. Büyük başın derdi de sıkıntısı da büyük olur." (Burhan Felek)
    • "Büyük sözüme tövbe, hatır ve hayalime bile getiremem." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Buralara kadar zahmet ettiniz, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim." (Haldun Taner)
  2. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram)
    • "Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti." (Peyami Safa)
  3. Niceliği çok olan
    • "Benim büyük kalabalıklara karşı ürkekliğim vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Üstün niteliği olan
    • "Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri." (Nurullah ataç)
  5. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş
    • "Büyüklerin yanında sesim çıkmazdı." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. Önemli
    • "Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti." (Tarık Buğra)

DÖKÜK

  1. [sıfat] Dökülmüş
    • "Başasistanın saçları dökük olduğundan onu doçent filan sanıyordu." (Haldun Taner)
  2. Çok eskimiş
  3. Dökümlü

GÜLÜK

  1. [isim] Hindi
  2. Sebze yetiştirmek için açılan ocak
    • "Kavağın dibine gülük yaptırdım / Basaksız evlere hayat yaptırdım." (Halk türküsü)

BÜRÜK

  1. [isim] Çarşaf, baş örtüsü
  2. Duvak
    • "Attan iniyom attan / Bürüğüm yedi kattan." (Halk türküsü)

GÖLÜK

  1. [isim] Yük taşıyan ve binilen at, eşek, beygir, katır vb. hayvan
    • "Gölüğü yitirdim. -Ne gölüğü? Eşek hani, eşeği yitirdim de." (Memduh Şevket Esendal)

SÖNÜK

  1. [sıfat] Sönmüş olan
    • "Ağızlarında iki sönük sigarayla duran iki kız..." (Çetin Altan)
  2. Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf
  3. Göze çarpmayan, dikkat çekmeyen, silik
    • "Bu şehirde satışı bini geçmez, yerli lisanlarda sönük cerideler çıkar." (Yahya Kemal Beyatlı)

YÖRÜK

  1. [sıfat] Yürük
  2. [isim] Yürük

GÜDÜK

  1. [sıfat] Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa
    • "Güdük minare."
  2. Kuyruğu kesik veya kopmuş
  3. Yetersiz, sonuç vermemiş
    • "Boş elleri ve yavan bakışları ile ne güdük bir görünüşü var." (Haldun Taner)

DÜŞÜK

  1. [sıfat] Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış
    • "Düşük mide. Düşük omuz."
  2. Az
    • "Düşük faiz. Düşük fiyat."
  3. İktidardan düşmüş veya düşürülmüş
  4. Dil bilgisi kurallarına uymayan
    • "Düşük cümle."
  5. [isim] Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt, sakıt, sıkıt (II)
  6. Eski değer ve onurunu yitirmiş olan
    • "Dolmuşa bindiğine göre orta hâlli belki de daha düşük olacak." (Refik Halit Karay)

RÜKÜŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Gülünç bir biçimde giyinip süslenen (kadın)
    • "Sadece kasabanın adam çekiştirmesinden başka bir şey bilmeyen seviyesiz ve rüküş kadınlarını tenkit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

BEDÜK

  1. [isim] Çam sakızı, reçine

BÜKME

  1. [isim] Bükmek işi
  2. Bükülmüş kaytan veya iplik
  3. Vücudun bir bölümünü yanındaki bölüm üzerine kıvırma, germe karşıtı

SÜKSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Başarı
    • "Paris sosyetesinde büyük sükse yapmıştı." (Aka Gündüz)
  2. Gösteriş, ilgi çekecek durum
    • "Nefsime itimadım, spordaki süksemle başlamıştır." (Atilla İlhan)

ÖZLÜK

  1. [isim] Bir şeyin durumu, mahiyet
  2. Kişi, zat

YÜKÜN

  1. [isim] İyon

NÜKUL
...
DÖNÜK

  1. [sıfat] Dönmüş, çevrilmiş (kimse)
    • "Ayağa kalkmıştı. Arkası bana dönüktü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yönelmiş
    • "Halka dönük bir eğitim."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü