İçinde ü olan 4 harfli 152 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FÜRS
- ...
- DÜRÜ
-
-
[isim]
Dürülmüş şey
-
Armağan, hediye
-
Çeyiz
-
Düğüne çağrılanlara düğün sahibi tarafından verilen armağan
-
[isim]
Dürülmüş şey
- KÜRT
- ...
- ÖZGÜ
-
-
[sıfat]
Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
- "Hepsi de halis sporculara özgü sevimli bir çocukluk ve candanlık içinde kocamışlardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
- HÜMA
- ...
- SÜİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aynı tonda yazılmış şarkı biçimindeki dans müziği
-
Otellerde değişik amaçlar için kullanılmak üzere donatılmış ve birden çok odaya sahip olan özel bölüm
-
[isim]
Aynı tonda yazılmış şarkı biçimindeki dans müziği
- TRÜK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sinema veya tiyatroda teknik ustalıkla yapılan gösteri
- "Eleştirmenlerce sırf orijinalite trüğü olarak değerlendiriliyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sinema veya tiyatroda teknik ustalıkla yapılan gösteri
- ÖLÜM
-
-
[isim]
Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat
- "Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ölüm var dirim var, bu parayı alıp saklamalı."
- "Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk?" (Refik Halit Karay)
- "Yüz yaşından daha çok insan ne kadar yaşar ki ölümün soluğunu ensemde duyuyorum." (Yahya Kemal)
-
Ölme biçimi
- "Yanarak ölümü, feciydi."
- "Ölüm Allahın emri, bu işi yapacağım."
-
İdam cezası
- "Ölüme mahkûm oldu."
-
[ünlem]
Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz
- "Zalimlere ölüm!"
-
Sona erme, yok olma, ortadan kalkma
- "Küçük sanayinin ölümü."
-
Çok büyük sıkıntı, üzüntü
- "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat
- CÜZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Az, azıcık, pek az
-
Tikel
-
[sıfat]
Az, azıcık, pek az
- ÖBÜR
-
-
[sıfat]
Öteki, diğer
- "Tünelin öbür ucunda tekrar ufak tefek ışıklar belirmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Öteki, diğer
- ÜLÜŞ
-
-
[isim]
Kesilen hayvanın etinden alınan pay
-
[isim]
Kesilen hayvanın etinden alınan pay
- ÖDÜN
-
-
[isim]
Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz
- "Kalabalığa verilen her ödün, verenleri kendi benliğinden, kişiliğinden uzaklaştırıyor." (Necati Cumalı)
- "Yaşamı boyunca ekmek parası yüzünden olmayacak ödünler verdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz
- ÜZME
-
-
[isim]
Üzmek işi
-
[isim]
Üzmek işi
- ÜMÜK
-
-
[isim]
Boğaz
-
Gırtlak
-
[isim]
Boğaz
- ÖLÇÜ
-
-
[isim]
Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan
- "Ateşli tartışmalara girdiği zaman bile ölçüyü kaçırmazdı." (Haldun Taner)
-
Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi
- "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Ölçme sonucu bulunan rakam
- "Odanın ölçüsü."
-
Belirlenmiş boyut
- "Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü."
-
Ölçüt
-
Değer, itibar
- "Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu
- "Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı."
-
Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin
-
Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı
-
[isim]
Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan
- ÖRÜM
-
-
[isim]
Sürünün gece veya sabaha karşı otlaması
-
[isim]
Sürünün gece veya sabaha karşı otlaması
- ÖĞÜT
-
-
[isim]
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
- "Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." (Aka Gündüz)
- "Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz, diye öğüt verdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
- ÖDÜL
-
-
[isim]
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
- "İki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi." (Haldun Taner)
-
Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat
-
[isim]
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
- ÖVGÜ
-
-
[isim]
Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- "İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- GÜCE
- ...