İçinde ör olan 6 harfli 80 kelime var. İçerisinde ÖR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ör olan kelimeler listesine ya da Sonu ör ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TÖRECİ
-
-
[isim]
Töreyi ilke edinen, töreyi amaç olarak alan kimse
-
[isim]
Töreyi ilke edinen, töreyi amaç olarak alan kimse
- ŞANTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkek şarkıcı
-
[isim]
Erkek şarkıcı
- GÖRDEK
-
-
[isim]
Acı balık
-
[isim]
Acı balık
- GÖRMEK
-
-
[-i]
Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
- "Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör." (Memduh Şevket Esendal)
- "Peki ama sen Paşa babanı çok severdin ... göreceğin gelmedi mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
- "Haydi göreyim seni, bu işi yapıver."
-
Anlamak, kavramak, sezmek
- "Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Bir saniye içinde hasret ve firkati hiç görmemişe dönersiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yanına gidip konuşmak
- "Bugün müdürü göreceğim."
-
Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
-
Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
- "Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yapmak, etmek
- "İş görmek. Masraf görmek."
-
[-den]
Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak
-
[-den]
Almak
- "Birinden ders görmek."
-
[nsz]
Bir şeye erişmek
- "Cebi para görmek. Yardım görmek."
-
Çok değer vermek
- "Gözü yalnız parayı görüyor."
-
[nsz]
Bir işleme uğramak
- "Teftiş görmek. Tedavi görmek."
-
[nsz]
Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak
- "Ev güneş görüyor."
-
Ziyaret etmek
-
Karşılaşmak, rastlaşmak
-
[-le]
Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak
- "Körler parmaklarıyla görürler."
-
[nsz]
Sahne olmak, geçirmek
- "Bu ova çok savaş gördü."
-
Saymak, herhangi bir şey gibi görmek
-
Gezmek
- "Ankara'yı gördün mü?"
-
Vermek
- "Madem ikramiye kazandın, bizi de gör."
-
Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak
-
[-i]
Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- AKÖREN
- ...
- VEKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
-
Büyüklüğü ile yönü olan nicelik
-
[isim]
Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok işaretiyle gösterilen doğru çizgi
- TİŞÖRT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Genellikle kısa kollu, pamuklu spor giysi
-
[isim]
Genellikle kısa kollu, pamuklu spor giysi
- ÖRÜLÜŞ
-
-
[isim]
Örülme işi veya biçimi
- "Bu ağır ve etkili örülüşün ilmikleri arasında sıkışıp inceliyor, ufak ufak koparak toz olup dağılıyordu." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Örülme işi veya biçimi
- GÖRMEZ
-
-
[sıfat]
Görme engelli
-
[sıfat]
Görme engelli
- ÖRTÜCÜ
- ...
- KLASÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap, cilbent, sıralaç
-
[isim]
Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap, cilbent, sıralaç
- SÖRFÇÜ
-
-
[isim]
Sörf sporu yapan kimse
-
[isim]
Sörf sporu yapan kimse
- SUFLÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri izleyicilere duyurmadan söyleyip hatırlatan erkek
- "Suflör çırpınıyor ama bu da kâr etmiyordu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri izleyicilere duyurmadan söyleyip hatırlatan erkek
- ÖRMELİ
- ...
- BÖRTME
-
-
[isim]
Börtmek işi
-
[isim]
Börtmek işi
- İÇÖRGÜ
- ...
- ÖRTMEK
-
-
[-i]
Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak
- "Kadın bebeğini itina ile yatırdı, yüzünü örttü." (Aka Gündüz)
-
Kapamak
- "Perihan kızdı, gidip piyanonun kapağını örttü." (Peyami Safa)
-
Kaplamak
- "Sarmaşıklar duvarları örtmüş."
-
Kötü bir durumu belli etmemek, gizlemek, saklamak
- "Birinin suçunu örtmek."
-
[-i]
Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak
- KÖRLÜK
-
-
[isim]
Görme engellilik
-
Kesmez olma durumu
- "Bileği taşındaki bıçak bir ileri gidiyor, bir geriliyor, ağzının körlüğünü yok ediyordu." (Tarık Dursun K)
-
Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş
-
Gerçeği görememe durumu
-
Bitkilerin tomurcuk vermemesi durumu
-
[isim]
Görme engellilik
- SENSÖR
- ...
- GÖRECE
-
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
-
[sıfat]
Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl