İçinde ön olan 5 harfli 32 kelime var. İçerisinde ÖN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ön olan kelimeler listesine ya da Sonu ön ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖNERİ

  1. [isim] Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
  2. İncelenmek için ileri sürülen şey, teklif

ÖNCÜL

  1. [isim] Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
    • "Top top olmuş güzellerin sürüsü / Öncül olmuş çeker gider birisi." (Halk türküsü)
  2. Bir tasımda sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her biri, mukaddem
  3. Bir bilimsel çalışmada işe koyulurken, araştırmaya konu edilmeksizin doğru sayılan önerme
  4. Kılavuz, öncü

DÖNÜK

  1. [sıfat] Dönmüş, çevrilmiş (kimse)
    • "Ayağa kalkmıştı. Arkası bana dönüktü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yönelmiş
    • "Halka dönük bir eğitim."

DÖNEÇ

  1. [isim] Dalgalı akımlı elektrik motor veya dinamolarında hareketli bölüm, rotor

SÖNME

  1. [isim] Sönmek işi

YÖNLÜ

  1. [sıfat] Yönü olan
    • "Çok yönlü bir sorun."
  2. Uygun

GÖNCÜ

  1. [isim] Ham veya işlenmiş deri satan kimse
  2. Ayakkabı tamircisi

BÖNCE

  1. [sıfat] Budala, saf
    • "Biraz bönce bir adamdı." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. [zarf] Budalaya yakışır biçimde, safça

SÖNÜM

  1. [isim] Bir salınım hareketinin genliğinin türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa
    • "Bir sarkaç salınımının sönümü, içinde bulunduğu ortamın direncine bağlıdır."
  2. Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfa
    • "Bir borcun sönümü için her yıl verilmesi gereken taksit, vade uzunluğuna, ana borca ve faiz fiyatına bağlıdır."

SÖNÜK

  1. [sıfat] Sönmüş olan
    • "Ağızlarında iki sönük sigarayla duran iki kız..." (Çetin Altan)
  2. Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf
  3. Göze çarpmayan, dikkat çekmeyen, silik
    • "Bu şehirde satışı bini geçmez, yerli lisanlarda sönük cerideler çıkar." (Yahya Kemal Beyatlı)

ÖNLEM

  1. [isim] Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir

GÖNÜL

  1. [isim] Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
    • "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
    • "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. İstek, arzu
    • "Okumaya gönlün var mı?"
    • "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
    • "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
    • "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

DÖNER

  1. [sıfat] Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen
    • "Döner dolap"
  2. [isim] Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap
    • "Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu." (Çetin Altan)
  3. [isim] Döner sermaye

GÖNEN

  1. [isim] Ekilecek toprağın sulandırılması
  2. Nem, rutubet
  3. [sıfat] Nemli (toprak)

ASYÖN

  1. [isim] Ara yön

ÖNEZE

  1. [isim] Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu, evsin
  2. Sürek avında pusuda av bekleyen avcı

YÖNEY
...
DÖNGÜ

  1. [isim] Kısır döngü

DÖNEK

  1. İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak (kimse), kahpe

ÖNDER

  1. [isim] Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü