İçinde öl olan 5 harfli 28 kelime var. İçerisinde ÖL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında öl olan kelimeler listesine ya da Sonu öl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÖLEN
-
-
[isim]
Bir bölme işleminde bölünen sayının kaç eşit parçaya ayrıldığını gösteren sayı
-
[isim]
Bir bölme işleminde bölünen sayının kaç eşit parçaya ayrıldığını gösteren sayı
- BÖLÜŞ
-
-
[isim]
Bölme işi veya biçimi
- "Sağdan sola taksim etmiş örgüsün / Onar onar bölüşünü sevdiğim." (Ruhsati)
-
[isim]
Bölme işi veya biçimi
- KÖLÜK
-
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
- GÖLEK
-
-
[isim]
Gölet
-
[isim]
Gölet
- ŞÖLEN
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Ziyafet
- "Sizin şöleniniz, galiba, benimkinden daha masraflı olmuş..." (Refik Halit Karay)
-
Belli bir amaçla düzenlenen eğlence
- "Konuşmanın şurasına burasına espriler serpiştirerek size bir konuşma şöleni çekerdi."
-
Sanat gösterisi
-
Din töreni niteliğinde yemek toplantısı
-
[isim]
Ziyafet
- BÖLGE
-
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler." (Anayasa)
-
Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye
- "Bel bölgesi. Koltuk altı bölgesi."
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- ÖLÇÜM
-
-
[isim]
Ölçme işi
-
Ölçülerek elde edilen sonuç
- "Bu alanın ölçümü iki kilometrekaredir."
-
Ölçümleme sonucu, takdir
-
[isim]
Ölçme işi
- BÖLÜM
-
-
[isim]
Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım
- "Asıl yalıya bitişik bir binada belki de eski selamlık bölümünde idiler." (Refik Halit Karay)
-
Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon
-
Çağ, devir
- "O gün edebiyat tarihinde hecenin beş şairi diye bir bölüm açanların üçü orada tanıştılar." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
-
Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman
-
Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı
-
[isim]
Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım
- ÖLÇÜŞ
-
-
[isim]
Ölçme işi veya biçimi
-
[isim]
Ölçme işi veya biçimi
- SÖLOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
- BÖLÜT
-
-
[isim]
Zigotun bölünmesinden sonra embriyoda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri
-
Eklem bacaklıların vücudunu oluşturan yan yana dizili parçaların her biri, halka
-
[isim]
Zigotun bölünmesinden sonra embriyoda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri
- ÖLÇÜT
-
-
[isim]
Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke, kıstas, mısdak, kriter
- "Geç kalmış bile olsak biz Batı'ya, Batı'nın uygarlık ölçü ve ölçütlerine çoktan uymuşuz." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke, kıstas, mısdak, kriter
- GÖLET
-
-
[isim]
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
-
İçinde ham deri ıslatılan taş havuz
-
[isim]
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
- ÖLÇEK
-
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
-
[sıfat]
Bu ölçü miktarında olan
- "İki ölçek buğday."
-
Tahıl ölçmeye yarar kap, kile
-
Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran
- "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."
-
Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran
-
Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
- ÖLMEZ
-
-
[sıfat]
Ölümsüz, kalıcı olan
- "Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser." (Âşık Veysel)
-
Çok dayanıklı, kolay eskimeyen
-
[sıfat]
Ölümsüz, kalıcı olan
- DÖLEK
-
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
- "Oysaki Fatih'in dölek bir kişi olduğu belli, uzun uzun hazırlamış İstanbul'un alınmasını, düşünmüş, hesaplamış da öyle girişmiş o işe." (Nurullah ataç)
-
Düz, engebesiz (toprak parçası)
- "Dölek yer."
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
- BÖLME
-
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
-
Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer
- "Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum." (Refik Halit Karay)
-
Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde
-
Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk
-
Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler
-
Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi
-
Dört işlemden biri, taksim
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
- ÖLÇÜN
-
-
[sıfat]
Standart
-
[sıfat]
Standart
- RÖLİK
- ...
- ÖLMEK
-
-
[nsz]
Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek
- "Allah geride kalanlara ömür versin, ölenle ölünmez; konuşacağız da gezeceğiz de yiyeceğiz de içeceğiz de..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu defa artık ölmek var, dönmek yoktur." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Çünkü çiçek kokusu. Proust'un tıknefes nöbetlerinde ölüp ölüp dirilmesine yol açarmış." (Salâh Birsel)
-
Bitki, solmak
- "Bu çiçekler dayanmaz, çabuk ölür."
-
Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek
-
Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak
- "Bu usul öldü artık."
-
[nsz]
Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek