İçinde öl olan 5 harfli 28 kelime var. İçerisinde ÖL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında öl olan kelimeler listesine ya da Sonu öl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÖLGE
-
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler." (Anayasa)
-
Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye
- "Bel bölgesi. Koltuk altı bölgesi."
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- BÖLÜŞ
-
-
[isim]
Bölme işi veya biçimi
- "Sağdan sola taksim etmiş örgüsün / Onar onar bölüşünü sevdiğim." (Ruhsati)
-
[isim]
Bölme işi veya biçimi
- ÖLÇÜŞ
-
-
[isim]
Ölçme işi veya biçimi
-
[isim]
Ölçme işi veya biçimi
- ÖLÇÜT
-
-
[isim]
Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke, kıstas, mısdak, kriter
- "Geç kalmış bile olsak biz Batı'ya, Batı'nın uygarlık ölçü ve ölçütlerine çoktan uymuşuz." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke, kıstas, mısdak, kriter
- SÖLOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
- BÖLÜT
-
-
[isim]
Zigotun bölünmesinden sonra embriyoda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri
-
Eklem bacaklıların vücudunu oluşturan yan yana dizili parçaların her biri, halka
-
[isim]
Zigotun bölünmesinden sonra embriyoda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri
- ÖLÇÜN
-
-
[sıfat]
Standart
-
[sıfat]
Standart
- ŞÖLEN
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Ziyafet
- "Sizin şöleniniz, galiba, benimkinden daha masraflı olmuş..." (Refik Halit Karay)
-
Belli bir amaçla düzenlenen eğlence
- "Konuşmanın şurasına burasına espriler serpiştirerek size bir konuşma şöleni çekerdi."
-
Sanat gösterisi
-
Din töreni niteliğinde yemek toplantısı
-
[isim]
Ziyafet
- BÖLEN
-
-
[isim]
Bir bölme işleminde bölünen sayının kaç eşit parçaya ayrıldığını gösteren sayı
-
[isim]
Bir bölme işleminde bölünen sayının kaç eşit parçaya ayrıldığını gösteren sayı
- GÖLÜK
-
-
[isim]
Yük taşıyan ve binilen at, eşek, beygir, katır vb. hayvan
- "Gölüğü yitirdim. -Ne gölüğü? Eşek hani, eşeği yitirdim de." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yük taşıyan ve binilen at, eşek, beygir, katır vb. hayvan
- KÖLÜK
-
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
- ÖLÇEK
-
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
-
[sıfat]
Bu ölçü miktarında olan
- "İki ölçek buğday."
-
Tahıl ölçmeye yarar kap, kile
-
Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran
- "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."
-
Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran
-
Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
- DÖLEK
-
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
- "Oysaki Fatih'in dölek bir kişi olduğu belli, uzun uzun hazırlamış İstanbul'un alınmasını, düşünmüş, hesaplamış da öyle girişmiş o işe." (Nurullah ataç)
-
Düz, engebesiz (toprak parçası)
- "Dölek yer."
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
- ÖLÇER
-
-
[isim]
Ateşi karıştıracak demir kol
-
[isim]
Ateşi karıştıracak demir kol
- ÖLMEZ
-
-
[sıfat]
Ölümsüz, kalıcı olan
- "Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser." (Âşık Veysel)
-
Çok dayanıklı, kolay eskimeyen
-
[sıfat]
Ölümsüz, kalıcı olan
- DÖLÜT
-
-
[isim]
Embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad, cenin
-
[isim]
Embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad, cenin
- BÖLÜK
-
-
[isim]
Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım
- "Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim." (Burhan Felek)
-
Saç örgüsü
-
Hizip
-
Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik
- "Şehre giren kuvvetlerimiz iki süvari bölüğünden ibaretmiş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı
- "Birler bölüğü, binler bölüğü, milyonlar bölüğü."
-
[isim]
Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım
- ÖLMÜŞ
-
-
[sıfat]
Ölen, ölü olan
- "Avni Hurufi Efendi, iki ölmüş çocuk babası olan bu adama acıdı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Ölen, ölü olan
- GÖLET
-
-
[isim]
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
-
İçinde ham deri ıslatılan taş havuz
-
[isim]
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
- BÖLME
-
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
-
Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer
- "Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum." (Refik Halit Karay)
-
Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde
-
Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk
-
Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler
-
Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi
-
Dört işlemden biri, taksim
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim