İçinde ö olan 8 harfli 531 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞAÇÖREN
- ...
- DÖVDÜRME
-
-
[isim]
Dövdürmek işi
-
[isim]
Dövdürmek işi
- ÖLÇÜŞMEK
-
-
[nsz]
Biriyle yan yana gelerek boy bakımından ölçülmek
-
Yarışmak, müsabaka yapmak
-
Karşılaştırmak, mukayese etmek
-
[nsz]
Biriyle yan yana gelerek boy bakımından ölçülmek
- YÖREKENT
-
-
[isim]
Genellikle oturma alanı niteliğinde olan, şehir merkezinden uzakta veya sınırlarına yakın yerlerde bulunan şehir yöresi
-
[isim]
Genellikle oturma alanı niteliğinde olan, şehir merkezinden uzakta veya sınırlarına yakın yerlerde bulunan şehir yöresi
- KÖŞELEME
-
-
[isim]
Köşelemek işi
-
[zarf]
Köşeye çapraz gelecek biçimde
- "Sonra aynı mendili üç köşeleme katlayarak boynu ile kolalı yakasının arasına sıkıştırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Köşelemek işi
- BONKÖRCE
-
-
[zarf]
Bonköre yaraşır bir biçimde
-
[zarf]
Bonköre yaraşır bir biçimde
- DÖVÜŞMEK
-
-
[nsz]
Karşılıklı birbirini dövmek, vuruşmak
- "Öyle yiğitçe, öyle gözünü daldan budaktan sakınmadan dövüşmüş, atına binip oradan uzaklaşmıştı." (Orhan Kemal)
-
[-le]
İki silahlı kuvvet çatışmak
-
Boks yapmak
-
[nsz]
Karşılıklı birbirini dövmek, vuruşmak
- ÖĞLEÜSTÜ
-
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- "Öğleüstü güreş başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- ÇÖMELTME
-
-
[isim]
Çömeltmek işi veya durumu
-
[isim]
Çömeltmek işi veya durumu
- GÖRÜLMEK
-
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
-
Gereken iş yapılmış olmak
- "İşimiz kolayca görüldü."
-
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
- "Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
- SÖMÜRMEK
-
-
[-i]
Yiyecek içeceğin hepsini birden yiyip bitirmek, silip süpürmek
-
Dudaklarını yapıştırarak soluğu ile çekip içmek
-
Üretim araçları sahipleri, başkalarının emeğine ve onların yarattıkları değerlere el koymak
-
Bir ulus veya devlet, diğer bir ulusun veya devletin doğal kaynaklarından, ekonomik değerlerinden çıkar sağlamak
-
Bir kimseden veya bir şeyden haksız ve sürekli çıkarlar sağlamak
- "Batı, beynini sömürdüğü insanlara kendi uyruklarına sağladığı konfordan pay verip gönül alır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Yiyecek içeceğin hepsini birden yiyip bitirmek, silip süpürmek
- GÖTÜRMEK
-
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- "Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek
-
[-i]
Bir şeyi yakından uzağa götürmek
-
Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek
- "Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü."
-
[nsz]
Öldürmek
- "Hastalık çok insan götürdü."
-
[-e]
Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek
-
[-i]
Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek
- "Beni evime kadar götürdü."
-
[-e]
Bir sonuca vardırmak
- "Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır." (Nurullah ataç)
-
Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak
- "Eksiler artıları götürdü."
-
Tümüyle sahip olmak
-
Çalmak
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- GÖKDOĞAN
-
-
[isim]
Kuzey yarım kürede yaşayan bir tür göçmen kuş (Accipitridae)
-
[isim]
Kuzey yarım kürede yaşayan bir tür göçmen kuş (Accipitridae)
- ÖLÇÜLMEK
-
-
[nsz]
Ölçme işine konu olmak
- "Bu eksiklik ve yenilik temsilcileri her zaman yaşla ölçülmez." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Ölçme işine konu olmak
- ÖTÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Ötücü olma durumu
-
[isim]
Ötücü olma durumu
- ÖZÜMLEME
-
-
[isim]
Özümlemek işi, yapım, temessül, temsil, asimilasyon, anabolizma, yadımlama karşıtı
-
Edinilmiş bilgileri kendi öz malı durumuna getirme
-
[isim]
Özümlemek işi, yapım, temessül, temsil, asimilasyon, anabolizma, yadımlama karşıtı
- ÖNLÜKLÜK
-
-
[sıfat]
Önlük yapmaya elverişi (kumaş)
-
[sıfat]
Önlük yapmaya elverişi (kumaş)
- BÖRKENEK
-
-
[isim]
Geviş getiren hayvanların midelerinin ikinci bölümü
-
Yağmurdan veya soğuktan korunmak için giyilen ucu sivri boşluk, külah
-
[isim]
Geviş getiren hayvanların midelerinin ikinci bölümü
- GÖLGESİZ
-
-
[sıfat]
Gölgesi olmayan
-
[sıfat]
Gölgesi olmayan
- PÖTİKARE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük kareli kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
-
[isim]
Küçük kareli kumaş