İçinde ö olan 5 harfli 266 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇÖRTÜ
-
-
[isim]
Değirmende buğday teknesi oluğu
-
[isim]
Değirmende buğday teknesi oluğu
- PENGÖ
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar kullanılan Macar para birimi
-
[isim]
İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar kullanılan Macar para birimi
- PÖÇÜK
-
-
[isim]
Kuyruk sokumu, kuyruk
-
[isim]
Kuyruk sokumu, kuyruk
- ÖZDEK
-
-
[isim]
Kullanılmaya, harcamaya uygun, taşınması kolay eşya, ayniyat
-
İş yerlerinde eşya ve malzeme işleriyle ilgilenen bölüm, ayniyat
-
Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne, madde
-
İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği veya yararlandığı doğal cisimler, nesneler
-
[isim]
Kullanılmaya, harcamaya uygun, taşınması kolay eşya, ayniyat
- DÖVME
-
-
[isim]
Dövmek işi
- "Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılan yazı veya resim
-
[sıfat]
Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya)
-
[sıfat]
Dövülerek yapılan
- "Dövme dondurma."
-
Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma
-
[isim]
Dövmek işi
- GÖBEK
-
-
[isim]
İnsan ve memeli hayvanlarda göbek bağının düşmesinden sonra karnın ortasında bulunan çukurluk
- "Düğmeleri birer birer açtı göbeğine dek." (Zeyyat Selimoğlu)
- "Dillere destan olan oturak âlemlerinde göbeği atan, erkek değil, kadındır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Meclisten geçirinceye kadar göbeğim çatlamıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
Yağ bağlamış şişman karın
- "Göbeğini eritmek için her sabah bir saat yol yürür."
- "Dolmuştan inince bir yandan saatine bakar, bir yandan da göbek atarmış, daha bir saat var, diye." (Haldun Taner)
-
Şehir, ülke vb.nin orta kısmı
- "İsviçre'nin göbeğinde, nerde ise bilmem kaçıncı Türk Moskof muharebesi patlamak üzere idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bazı sebze ve meyvelerin orta kısmı
-
Bahçe, halı, tavan, tepsi vb. süslü şeylerin ortalarındaki biçim
- "Bu halının göbeği pek zarif."
-
Hızı azaltarak trafiği yönetmek amacıyla bir kavşağın girişine yerleştirilen çember veya üçgen biçimindeki ada
-
Kağnı tekerleğinin ortası, araba tekerleğinin dingil geçen yeri
-
Değirmen taşının ortası
-
Kilitleme sistemlerinde, anahtar dişlerinin tam olarak birbirine oturduğu pirinç yuva
-
Dölütte, yumurtanın dölüt dışında kalan bölümlerle ilişkisini sağlayan organların çıktığı yer
-
Kuşak, nesil, batın
- "Temiz bir isim, züğürt evlatlarda ancak bir, nihayet iki göbek dayanabilir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ön ve arka tekerlerin ortasına oturtulmuş mil üzerinde dönen ve teker tellerinin takılmasına yarayan parça
-
[isim]
İnsan ve memeli hayvanlarda göbek bağının düşmesinden sonra karnın ortasında bulunan çukurluk
- ÖZBEK
- ...
- ÖLMEK
-
-
[nsz]
Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek
- "Allah geride kalanlara ömür versin, ölenle ölünmez; konuşacağız da gezeceğiz de yiyeceğiz de içeceğiz de..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu defa artık ölmek var, dönmek yoktur." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Çünkü çiçek kokusu. Proust'un tıknefes nöbetlerinde ölüp ölüp dirilmesine yol açarmış." (Salâh Birsel)
-
Bitki, solmak
- "Bu çiçekler dayanmaz, çabuk ölür."
-
Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek
-
Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak
- "Bu usul öldü artık."
-
[nsz]
Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek
- ÇÖĞÜR
-
-
[isim]
İri gövdeli, kısa saplı bir tür halk sazı
- "Çöğür şairleri."
-
[isim]
İri gövdeli, kısa saplı bir tür halk sazı
- ÖNSEL
-
-
[sıfat]
Hiçbir denemeye dayanmayan ve akıl yordamıyla bulunup ortaya konan, apriori
-
[sıfat]
Hiçbir denemeye dayanmayan ve akıl yordamıyla bulunup ortaya konan, apriori
- MASÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bayan masajcı, ovucu
-
[isim]
Bayan masajcı, ovucu
- SÖLOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
-
[isim]
Orta derinin iki tabakası arasında bulunan ve oğulcukta genel vücut boşluğunu oluşturan oyuk
- BRÖVE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belli bir eğitimden sonra uçak kullanabilecek veya paraşütle atlayabilecek duruma gelmiş kimselere verilen yeterlik belgesi
-
[isim]
Belli bir eğitimden sonra uçak kullanabilecek veya paraşütle atlayabilecek duruma gelmiş kimselere verilen yeterlik belgesi
- ÖNLEM
-
-
[isim]
Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir
-
[isim]
Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir
- GÖMÜT
-
-
[isim]
Mezar, metfen, kabir, makber, sin
-
[isim]
Mezar, metfen, kabir, makber, sin
- KUVÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yaşanak
-
[isim]
Yaşanak
- ÇÖZÜŞ
-
-
[isim]
Çözme işi veya biçimi
-
[isim]
Çözme işi veya biçimi
- ÖNCÜL
-
-
[isim]
Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
- "Top top olmuş güzellerin sürüsü / Öncül olmuş çeker gider birisi." (Halk türküsü)
-
Bir tasımda sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her biri, mukaddem
-
Bir bilimsel çalışmada işe koyulurken, araştırmaya konu edilmeksizin doğru sayılan önerme
-
Kılavuz, öncü
-
[isim]
Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
- ÖRTME
-
-
[isim]
Örtmek işi
-
Baş örtüsü
-
Üstü kapalı, önü açık yer
- "Damın örtmesinin altında hasta koyunlara bakıyordu bir adamla beraber." (Yahya Kemal)
-
[isim]
Örtmek işi
- SÖKME
-
-
[isim]
Sökmek işi
- "Dikmenin vakti ve dikilmiş olanı sökmenin vakti var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sökmek işi