İçinde ö olan 5 harfli 266 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÖYLE
-
-
[sıfat]
Bunun gibi, buna benzer
- "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!" (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Bu yolda, bu biçimde, hakeza
- "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?" (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Bu derece
- "Böyle bir sevmek görülmemiştir." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
İçinde "ne, nasıl" vb. sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz
- "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?" (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Bunun gibi, buna benzer
- İNÖNÜ
- ...
- ÖNCÜL
-
-
[isim]
Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
- "Top top olmuş güzellerin sürüsü / Öncül olmuş çeker gider birisi." (Halk türküsü)
-
Bir tasımda sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her biri, mukaddem
-
Bir bilimsel çalışmada işe koyulurken, araştırmaya konu edilmeksizin doğru sayılan önerme
-
Kılavuz, öncü
-
[isim]
Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri, mukaddem
- ÇÖZÜŞ
-
-
[isim]
Çözme işi veya biçimi
-
[isim]
Çözme işi veya biçimi
- ÖNERİ
-
-
[isim]
Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
-
İncelenmek için ileri sürülen şey, teklif
-
[isim]
Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
- ÖDEME
-
-
[isim]
Ödemek işi, tediye
-
[isim]
Ödemek işi, tediye
- BÖLME
-
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
-
Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer
- "Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum." (Refik Halit Karay)
-
Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde
-
Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk
-
Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler
-
Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi
-
Dört işlemden biri, taksim
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
- MÖSYÖ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkeklere verilen bir unvan
-
Bay
-
[isim]
Erkeklere verilen bir unvan
- ÖNLEM
-
-
[isim]
Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir
-
[isim]
Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir
- ÇÖREK
-
-
[isim]
Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi
- "Kahve ile çörek yiyerek çok iştahlı bir kahvaltı yapmıştır." (Salâh Birsel)
-
Kurs (I)
-
[isim]
Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi
- GÖĞEM
-
-
[isim]
Yeşile çalan mor renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Yeşile çalan mor renk
- ÖLÇÜN
-
-
[sıfat]
Standart
-
[sıfat]
Standart
- ÖPMEK
-
-
[-i]
Sevgi, saygı, bağlılık, teşekkür belirtmek amacıya dudaklarını bir şeye veya birine değdirmek
- "Prenses karşıdan gelip yanağımı öptü." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Sevgi, saygı, bağlılık, teşekkür belirtmek amacıya dudaklarını bir şeye veya birine değdirmek
- BÖĞÜR
-
-
[isim]
İnsan ve hayvan vücudunun kaburga ile kalça arasındaki bölümü, boş böğür
- "Ali'nin sağ böğründe bir derin yara, sağ kolunda iki kurşun yarası bulundu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yan taraf
-
Akran
-
[isim]
İnsan ve hayvan vücudunun kaburga ile kalça arasındaki bölümü, boş böğür
- ÇÖZÜK
-
-
[sıfat]
Çözülmüş olan
-
[sıfat]
Çözülmüş olan
- ENÖTE
-
-
[isim]
Çift yıldızlarda, yoldaşın başyıldıza göre çizdiği bağıl yörüngenin, başyıldıza en uzak noktası
-
[isim]
Çift yıldızlarda, yoldaşın başyıldıza göre çizdiği bağıl yörüngenin, başyıldıza en uzak noktası
- BÖLGE
-
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler." (Anayasa)
-
Vücut yüzeyinde sınırları belli herhangi bir bölüm, nahiye
- "Bel bölgesi. Koltuk altı bölgesi."
-
[isim]
Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
- DÖKME
-
-
[isim]
Dökmek işi
-
[sıfat]
Bir yerden bir yere dökülen, aktarılan
- "Dökme su."
-
[sıfat]
Kapların içinde olmayan, yığın biçiminde ortaya dökülmüş olan
- "Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento."
-
[sıfat]
Kalıba dökülmek yoluyla yapılmış
- "Dökme soba."
-
[isim]
Dökmek işi
- SÖKÜŞ
-
-
[isim]
Sökme işi veya biçimi
-
[isim]
Sökme işi veya biçimi
- GÖÇÜM
-
-
[isim]
Bazı kimyasal maddelerin veya ışık, ısı, elektrik vb. güçlerin etkisiyle protoplazmanın yanaşma veya uzaklaşma biçiminde olan yer değiştirmesi, taksi
-
[isim]
Bazı kimyasal maddelerin veya ışık, ısı, elektrik vb. güçlerin etkisiyle protoplazmanın yanaşma veya uzaklaşma biçiminde olan yer değiştirmesi, taksi