İçinde ö olan 2 harfli 7 kelime var. İçerisinde Ö harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ö harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

...
ÖN

  1. [isim] Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
    • "Beş on kişi, köşkün önünde toplandık." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Sıraya koyunca en önemlisini öne almak lazım geldi." (Burhan Felek)
    • "Yendiğimiz orduların bize üstün gelişi, bu çok acı hakikati önümüze serdi." (Orhan Seyfi Orhon)
    • "Yangının önü alındı."
  2. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
    • "Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim." (Burhan Felek)
    • "Siz öne düşün. Ne derseniz onu deriz." (Ahmet Rasim)
    • "Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Delikanlı Haydar ustanın önüne düştü, Hasip Bey'in evine geldiler." (Yahya Kemal)
  3. Bir kimsenin ilerisi
    • "Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin önlerine çıkıp yol kesen haydutlar." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Yakın gelecek zaman
    • "Önümüz kış."
  5. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
    • "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık." (Peyami Safa)
  6. Önce olan, ilk
    • "Ön söz. Ön görüşme."
  7. Civar, yöre
    • "Kanlıca önlerine geldiler."
  8. [sıfat] Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
    • "Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım." (Aka Gündüz)

ÖF

  1. [ünlem] Usanç, bezginlik, tiksinti vb. duygular anlatan bir söz
    • "Öf, ne kaba adam! Öf, ne pis koku!"

ÖK
...
ÖÇ

  1. [isim] Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi, intikam
    • "Bunda da biraz öç, biraz nispet, biraz kurum arzusu vardır." (Aka Gündüz)
    • "Öç almak ister gibi konuşuyordu ama kime taş attığı belli olmuyordu." (Haldun Taner)

ÖZ

  1. [isim] Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı
    • "Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." (Haldun Taner)
    • "Özü sözü bir, yürekli bir kişi idi." (Haldun Taner)
  2. "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz
    • "Öz eleştiri, öz geçmiş, öz yönetim."
  3. Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde, ekstre
    • "Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü."
  4. Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça
  5. [zamir] Kendi, zat
    • "Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme." (Karacaoğlan)
  6. Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde
    • "Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde." (Aka Gündüz)
  7. Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm

ÖD

  1. [isim] Safra
    • "Benim at sineği ile hamam böceğinden ödüm kopar." (Ömer Seyfettin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü