İçinde çme olan 34 kelime var. İçerisinde ÇME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında çme olan kelimeler listesine ya da Sonu çme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GÖÇMENLEŞTİRMEK
GÖÇMENLEŞTİRME
GÖÇMENLEŞMEK
GEÇMEMEZLİK, GÖÇMENLEŞME
SEÇMECİLİK
GEÇMEZLİK, GÖÇMENLİK, SEÇMENLİK, VAZGEÇMEK
GEÇMELİK, VAZGEÇME
GEÇMELİ, SEÇMECE, SEÇMECİ, SEÇMELİ, SÜRÇMEK
BİÇMEK, GEÇMEK, GEÇMEZ, GÖÇMEK, GÖÇMEN, İÇMECE, ÖLÇMEK, SEÇMEK, SEÇMEN, SÜRÇME
BİÇME, GEÇME, GÖÇME, İÇMEK, ÖLÇME, SEÇME
İÇME
E M Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MEÇ
2 Harfli Kelimeler
ÇE, EM, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖÇMENLEŞTİRMEK
-
-
[-i]
Göçmen durumuna getirmek
-
[-i]
Göçmen durumuna getirmek
- GÖÇMENLEŞTİRME
-
-
[isim]
Göçmenleştirmek işi
-
[isim]
Göçmenleştirmek işi
- GÖÇMENLEŞMEK
-
-
[nsz]
Göçmen durumuna girmek
-
[nsz]
Göçmen durumuna girmek
- GÖÇMENLEŞME
-
-
[isim]
Göçmenleşmek işi veya durumu
-
[isim]
Göçmenleşmek işi veya durumu
- GEÇMEMEZLİK
- ...
- SEÇMECİLİK
-
-
[isim]
Kurulmuş olan dizgelerden değişik düşünceleri seçip alma ve kendi öğretisinde birleştirme yöntemi ve bu yöntemle çalışan filozofların öğretisi, eklektizm
-
[isim]
Kurulmuş olan dizgelerden değişik düşünceleri seçip alma ve kendi öğretisinde birleştirme yöntemi ve bu yöntemle çalışan filozofların öğretisi, eklektizm
- SEÇMENLİK
-
-
[isim]
Seçmen olma durumu
-
[isim]
Seçmen olma durumu
- GEÇMEZLİK
-
-
[isim]
Geçmez olma durumu
-
[isim]
Geçmez olma durumu
- GÖÇMENLİK
-
-
[isim]
Göçmen olma durumu, muhacirlik
-
[isim]
Göçmen olma durumu, muhacirlik
- VAZGEÇMEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[-den]
Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
-
Eskiden beri yapmakta olduğu bir şeyi artık yapmaz olmak
- "İçki alışkanlığından vazgeçtim."
-
Niyetten veya karardan dönmek, caymak
-
[-den]
Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- VAZGEÇME
-
-
[isim]
Vazgeçmek durumu
-
[isim]
Vazgeçmek durumu
- GEÇMELİK
-
-
[isim]
Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye
-
[isim]
Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye
- SÜRÇMEK
-
-
[nsz]
Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirmek
-
Dalgınlıkla yanlış bir iş yapmak, yanılmak
-
[nsz]
Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirmek
- SEÇMECE
-
-
[sıfat]
Seçerek alınan veya satılan
- "Seçmece karpuz."
-
[zarf]
Seçme şartı ile, seçerek
- "Seçmece verirsen on tane alırım."
-
[sıfat]
Seçerek alınan veya satılan
- SEÇMELİ
-
-
[sıfat]
Seçilebilen
-
Zorunlu olmayan
-
[sıfat]
Seçilebilen
- GEÇMELİ
-
-
[sıfat]
Geçmesi olan
- "Geçmeli demir."
-
[sıfat]
Geçmesi olan
- SEÇMECİ
-
-
[sıfat]
Seçmeciliğe ilişkin, eklektik
-
Seçmecilik yanlısı olan filozof, görüş vb
-
[sıfat]
Seçmeciliğe ilişkin, eklektik
- SEÇMEN
-
-
[isim]
Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
- "Mahallî idareler ... seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilerdir." (Anayasa)
-
[isim]
Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
- GEÇMEZ
-
-
[sıfat]
Kullanımı olmayan
-
Değerini yitirmiş
-
[sıfat]
Kullanımı olmayan
- GEÇMEK
-
-
[-e]
Bir yerden başka bir yere gitmek
- "Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." (Tarık Buğra)
- "Biz ev yaptırdık ama sen bize bakma; bizim paramız vardı. Geç efendim geç; bu işler sizin gibilerin harcı değil." (Nazım Kurşunlu)
- "Onun geçtiği yollardan geçtiğim için tahminlerim biraz daha kolaylaşıyor." (Haldun Taner)
-
[-den]
Bir yandan girip diğer yandan çıkmak
- "İplik iğne deliğinden zor geçti."
-
[-den]
Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek
- "Eve giderken sizin sokaktan geçeriz."
-
[-den]
Bir duruma uğramak, konu olmak
- "Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek."
-
[-den]
Bırakmak, vazgeçmek
- "Huylu huyundan geçmez."
-
[-de]
Yaşamak
-
[-den]
Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak
- "Hakkın var... Ne çare ki bizden geçti, diye söyleniyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-de]
Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek
- "Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Hastalık bulaşmak, sirayet etmek
- "Hastalık bana ondan geçti."
-
[-den]
Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek
- "Bu titizlik ona babasından geçmiş."
-
[-den]
Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek
-
Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak
- "İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok." (Sermet Muhtar Alus)
-
Yerini bırakıp başka yer almak
-
[-den]
Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak
- "Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Etki yapmak, işlemek
- "Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş."
-
Görev almak
- "İktidara geçmek."
-
Kalmak, devrolmak
-
[-i]
Geride bırakmak, aşmak
- "Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti."
-
[nsz]
Tükenmek, bitmek, sona ermek
- "Yavaş yavaş bu hırs geçer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Üstünlük sağlamak
-
[-i]
Söylemeden veya bitirmeden atlamak
- "O meseleyi geçelim. O bahsi geç!"
-
[-i]
Zamanı aşmak, geride bırakmak
- "Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu." (Peyami Safa)
-
[-le]
Harcamak
- "Bütün günüm seni takip etmekle geçti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek
-
[-i]
Birinden meşk etmek
- "Bu şarkıyı kimden geçtiniz."
-
Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek
- "Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş."
-
[nsz]
Sönmek
- "Ocak sönmüş, koru bile geçmişti." (Nabizade Nazım)
-
Yazılmak, girmek
- "Tarihe geçmek. Kitaba geçmek."
-
[nsz]
Sürümü olmak, satılmak
-
[-i]
Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak
- "Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti..." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Kullanımda olmak, tedavülde olmak
- "Bu para artık geçmiyor."
-
[nsz]
Kabul edilemez olmak
- "Senin paran burada geçmez."
-
[nsz]
Okulda, sınavda başarı göstermek
- "Çocuk bu yıl geçti."
-
Bir yere gidip oturmak
-
[nsz]
Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak
- "Bu karpuz geçmiş."
-
[nsz]
Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak
- "Görmedim dedi, geçti."
-
[yardımcı fiil]
Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
- "lska geçmek. Diskur geçmek."
-
[-i]
Çekiştirmek, yermek
- "Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim." (Halk türküsü)
-
[-e]
Bir yerden başka bir yere gitmek