İçinde çek olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde ÇEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında çek olan kelimeler listesine ya da Sonu çek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ÇEK
2 Harfli Kelimeler
ÇE, EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖLÇEK
-
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
-
[sıfat]
Bu ölçü miktarında olan
- "İki ölçek buğday."
-
Tahıl ölçmeye yarar kap, kile
-
Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran
- "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."
-
Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran
-
Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
- ÇEKEK
-
-
[isim]
Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
- "Kıyıdaki kayık çekekleri yıktırıldı."
-
[isim]
Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
- ÇEKEM
-
-
[isim]
Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki
-
[isim]
Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki
- ÇEKİÇ
-
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
-
Yaklaşık 1,20 m uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kg olan gülle
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
- ELÇEK
-
-
[isim]
Gelinin elinin içine kına yakılmasından sonra giydiği, kumaştan yapılmış bir tür eldiven
-
[isim]
Gelinin elinin içine kına yakılmasından sonra giydiği, kumaştan yapılmış bir tür eldiven
- ÇEKİM
-
-
[isim]
Çekme işi
-
Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, adların da ad durumlarına göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
-
Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
- "Güneş çekimi. Yer çekimi. Mıknatıs çekimi."
-
Alıcının sürekli olarak çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan
-
[isim]
Çekme işi
- LEÇEK
-
-
[isim]
Baş örtüsü, yün atkı
-
[isim]
Baş örtüsü, yün atkı
- ÇEKÇE
- ...
- ÇEKEL
-
-
[isim]
Küçük çapa
-
Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm
-
[isim]
Küçük çapa
- ÇEKME
-
-
[isim]
Çekmek işi
- "Siyah kehribar tespihini çekmeye başladı." (Cahit Uçuk)
-
Çekmece
- "Sonra çekmesinden pembe bir dosya çıkarıp önüne sürdü." (Haldun Taner)
-
Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak
-
Parmak veya mızrapla çalınan çalgı
-
Ağacın yapısındaki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi
-
İş yaparken giyilen bir tür şalvar
-
[sıfat]
Çekilerek giyilen veya kullanılan
- "Erkekleri yandan lastikli çekme fotinden başkasını bilmiyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Düzgün biçimli
- "Çekme burun."
-
Vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendisine yaklaştırması
-
[isim]
Çekmek işi
- GEÇEK
-
-
[isim]
Çok geçilen yer, işlek yol
-
Küçük tahta köprü
-
[isim]
Çok geçilen yer, işlek yol
- ÇİÇEK
-
-
[isim]
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
- "Hiç kurumuş ağaç yeşerir, çiçek açar mı?" (Ömer Seyfettin)
- "Küçükken çıkardığı çiçek, sabanla tarla sürer gibi çehresinin altını üstüne getirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sen yirmi beşine bile gelmemiş çiçek gibi bir taze duldun." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ovalar, dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, bütün dünya çiçek kokuyordu." (Yahya Kemal)
-
Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
- "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım." (Refik Halit Karay)
- "Her biri bir mazinin çiçek açmasıdır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
- "Onun ne çiçek olduğunu hep biliriz."
-
Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
-
İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
-
[isim]
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
- ÇEKYA
- ...
- ÇEKİŞ
-
-
[isim]
Çekme işi veya biçimi
- "Bir düğümü bir çekişte açmak imkânını temin eden kesik ip ucunu bulunca durdular." (Peyami Safa)
-
Bir motorun çekme gücü
- "Benim arabanın çekişi çok iyi."
-
Ağız kavgası
-
[isim]
Çekme işi veya biçimi
- ÇEKÜL
-
-
[isim]
Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul
-
[isim]
Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul
- KÖÇEK
-
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
-
Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- ÇEKİK
-
-
[sıfat]
Yanlara doğru çekilerek gerilmiş gibi olan
- "Çekik göz. Çekik kaş."
-
İçeriye doğru kaçmış, batık
- "Zayıf, ince uzun bir vücudu, kuru, çekik esmer bir yüzü var." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Yanlara doğru çekilerek gerilmiş gibi olan
- ÇEKER
-
-
[isim]
Bir tartma aletinin kaldırabildiği ağırlık miktarı
-
[isim]
Bir tartma aletinin kaldırabildiği ağırlık miktarı