İçinde çat olan 6 harfli 7 kelime var. İçerisinde ÇAT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında çat olan kelimeler listesine ya da Sonu çat ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ÇAT, TAÇ
2 Harfli Kelimeler
AÇ, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇATANA
-
-
[isim]
Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot
- "Süslü, hususi birçok çarklı çatanalar geçer." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot
- ÇATPAT
-
-
[isim]
Çatapat
-
[isim]
Çatapat
- ÇATLAK
-
-
[sıfat]
Çatlamış olan
- "Çatlak bardak."
-
Deli
-
[isim]
Ara, aralık
- "İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz
- "Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu ." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Çatlama
-
[sıfat]
Çatlamış olan
- ÇATMAK
-
-
[-i]
Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
- "Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kereste vb.ni birbirine tutturmak
-
Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
- "Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
-
Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak
-
Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmak
- "Komiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı." (Haldun Taner)
-
[-e]
Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
- "Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Yazıyla veya sözle sataşmak
- "Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Rastlamak, karşılaşmak
- "Nerden çattım böylesi bir güzele..." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[nsz]
Sırası gelmek, zamanı gelmek
- "Bir karara varma zamanı gelip çatmıştı." (Cahit Uçuk)
-
[-e]
Gemiler birbirine çarpmak
-
[-i]
Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
- ÇATICI
-
-
[isim]
Çatma işini yapan kimse
-
Çatı işlerini yapan kimse
-
[isim]
Çatma işini yapan kimse
- ÇATILI
-
-
[sıfat]
Çatısı olan (yapı)
- "Burası uzaktan beyaz çatılı, tenha bir köye benziyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Çatılmış olan
-
Başına çatkı bağlanmış olan
-
[sıfat]
Çatısı olan (yapı)
- ÇATKIN
-
-
[sıfat]
Çatık
- "Müftü bunu işitince çatkın bir çehre ile geldi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Çatık