İçinde ça olan 7 harfli 178 kelime var. İçerisinde ÇA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ça olan kelimeler listesine ya da Sonu ça ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AÇ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALÇALMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Alçalmak işi, inme
                    
                    
 - 
                    
                        Düşkünlük, zül
                    
                    
 - 
                    
                        Toprağın çöküp oturması
                    
                    
 - 
                    
                        Gelgitte denizin alçalması, cezir
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Alçalmak işi, inme
                    
                    
 - TANRIÇA
 - 
    
Kelime Kökeni : Türkçe
- 
                        [isim]
                    
                        Çok tanrıcılıkta kadın tanrı, ilahe
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çok tanrıcılıkta kadın tanrı, ilahe
                    
                    
 - ISKARÇA
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Kalabalık liman
                    
                    
 - 
                    
                        Bir limanın gemilerle dolu olması durumu
                    
                    
 - 
                    
                        Bir şeyi tıka basa doldurma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kalabalık liman
                    
                    
 - ÇALÇENE
 - 
    
- 
                    
                        Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze
                    
                    
- "İhsan Hanım, altmış beş yaşlarında çalçene, dedikoducu bir kocakarıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
 - 
                    
                        Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze
                    
                    
 - VÜCUTÇA
 - 
    
- 
                        [zarf]
                    
                        Vücut bakımından, vücudun durumuna göre
                    
                    
- "Kafaca, vücutça dinlenmeye ihtiyacım var." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Vücut bakımından, vücudun durumuna göre
                    
                    
 - ÇATLAMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çatlamak işi
                    
                    
 - 
                    
                        Dalgaların sığ kıyıya geldikleri zaman dökülüp köpürmesi, çatlak
                    
                    
 - 
                    
                        Uygun olmayan kuruma sonucu ağacın boyu yönündeki lif ayrılması
                    
                    
 - 
                    
                        Tohumların dağılması için meyve kabuğunun yarılması, açılma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çatlamak işi
                    
                    
 - ÇAVALYE
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Çavela
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çavela
                    
                    
 - GICIKÇA
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Gıcık bir biçimde olan
                    
                    
 - 
                        [zarf]
                    
                        Gıcık bir biçimde
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Gıcık bir biçimde olan
                    
                    
 - SOĞUKÇA
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Soğuğa yakın
                    
                    
 - 
                        [zarf]
                    
                        Soğuk bir biçimde
                    
                    
- "Getir biraz para ver diye el açmak soğukça kaçıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Soğuğa yakın
                    
                    
 - ÇAĞRILI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bir toplantıya, bir yere veya birinin yanına çağrılmış kimse, davetli
                    
                    
- "Almanların çağrılısı olarak İstanbul'dan ayrıldık." (Tarık Buğra)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir toplantıya, bir yere veya birinin yanına çağrılmış kimse, davetli
                    
                    
 - ÇAKMACI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çakma işini yapan kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çakma işini yapan kimse
                    
                    
 - ÇARŞILI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çarşı esnafı
                    
                    
- "Çarşılı hep onun yazıhanesine toplanır, birbirinin ağzından laf kapmaya çalışırlardı." (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Çarşısı olan
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çarşı esnafı
                    
                    
 - ÇALILIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çalısı çok olan yer
                    
                    
- "Bağ tarafında, çalılıkların arkasına gizlenmiştim." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çalısı çok olan yer
                    
                    
 - ORTAKÇA
 - 
    
- 
                        [zarf]
                    
                        Ortak olarak, ortaklaşa
                    
                    
- "Yeni konut alışkanlıklarımızda ortakça sokak köpeği beslemek yok." (Aydın Boysan)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Ortak olarak, ortaklaşa
                    
                    
 - OLDUKÇA
 - 
    
- 
                        [zarf]
                    
                        Olabildiğince
                    
                    
- "Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim." (Refik Halit Karay)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Olabildiğince
                    
                    
 - PAÇASIZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Paçası olmayan
                    
                    
 - 
                    
                        İçinde paça bulunmayan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Paçası olmayan
                    
                    
 - ÇAPAÇUL
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kılığının veya eşyasının düzgün ve temiz olmasına özenmeyip düzensizlik içinde yaşayan, pasaklı
                    
                    
- "Musa, gene her günkü çapaçul kılığına bürünmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Kılığının veya eşyasının düzgün ve temiz olmasına özenmeyip düzensizlik içinde yaşayan, pasaklı
                    
                    
 - ÇALIŞMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Çalışmak işi, emek, say
                    
                    
- "Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 - 
                    
                        Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması
                    
                    
- "Bu kiriş hesabında kirişin aşırı yük altında çalışması göz önüne alınmıştır."
 
 - 
                    
                        Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi
                    
                    
- "Ağaçtan üretilen işlerin sonradan bozulması istenmiyorsa bütün birleştirilmelerde ağacın çalışması özelliği dikkate alınmalıdır."
 
 - 
                    
                        Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çalışmak işi, emek, say
                    
                    
 - ÇAKIŞIK
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Çakışmış olan
                    
                    
- "Çakışık üçgenler."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Çakışmış olan
                    
                    
 - ÇAĞANAK
 - ...