İçinde ü olan 4 harfli 152 kelime var. İçerisinde Ü harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ü harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu ü harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖVGÜ

  1. [isim] Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
    • "İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi." (Necati Cumalı)

GÖMÜ

  1. [isim] Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler, define

GÖRÜ

  1. [isim] Görme yetisi
  2. Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret
    • "Buranın görüsü geniş."
  3. Dolaysız kavrama, birden kavrama

REVÜ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş, zengin görünümlü sahne gösterisi
    • "Güzel bir kadın, filmlerdeki asker revü kızları gibi bir selam verdi." (Sait Faik Abasıyanık)

KÜFE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet
    • "Bir şey yapamazsan sırtına bir küfe al ... hamallık et!" (Burhan Felek)
  2. [sıfat] Bu sepetin alabildiği miktarda olan
    • "Çardağın önünde o gün dizmeleri gereken sekiz küfe tütün duruyordu." (Necati Cumalı)
  3. Kaba et, kıç

RÜYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düş
    • "Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım." (Orhan Veli Kanık)
    • "Yolculuğumuz rüya gibi geçti."
    • "Geceleri Avrupa şehirleri rüyama girer." (Ömer Seyfettin)
  2. Gerçekleşmesi imkânsız durum, hayal
    • "Bu saadetin bir ay, bir buçuk ay sonra yeniden bir rüya olacağını bile aklına getirmiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Gerçekleşmesi beklenen ve istenen şey, umut

ŞÜYU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herkesçe duyulma, yayılma

CÜDA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yurt, baba ocağı gibi çok sevilen şeylerden ayrılmış olan, uzak kalmış olan
    • "Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda, / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda." (Mehmet Akif Ersoy)

DÜSE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de üç benekli olan yanlarının üste gelmesi

MÜRT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Ölmüş, gebermiş (hayvan)

BÜST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Vücudun, omuzlarla birlikte göğüsten yukarı bölümü
    • "Vücudundaki oransızlık, nereden geliyor; büstü, bacaklarından daha mı uzun?" (Atilla İlhan)
  2. Heykelcilikte başı, göğsü, bazen de omuzları içine alan sanat ürünü
    • "Atatürk büstü."

KÜRK

  1. [isim] Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu
  2. [sıfat] Bu posttan yapılmış
    • "Kürk manto."
  3. Hayvan postundan yapılan giysi
    • "Ben yatağımın üstünde, kürkümün içinde soğuktan titreyerek oturuyorum." (Halide Edip Adıvar)

LÜLE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bükülmüş, dürülmüş şey
    • "Bir lüle kaymak."
  2. Tütün çubuğu, pipo, nargile vb.nin ucuna takılan, tütün konulan yuva
    • "Duman ocak gibi çıkmakta çünkü her lüleden." (Mehmet Akif Ersoy)
  3. Su akan musluksuz boru
    • "Lüleden akan su bollaşmıştı." (Abbas Sayar )

ÜRÜN

  1. [isim] Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
  2. Eser
    • "Cumhuriyet dönemi ressamlarının ürünleri sergilendi."
  3. Bir tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
  4. Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey

KÜPE

  1. [isim] Kulak memelerine takılan süs eşyası
    • "Kızın kulaklarında mavi küpeler vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bazı hayvanların boyunlarının iki yanından sarkan deri uzantıları
    • "Horozun küpeleri."
    • "Keçinin küpeleri."

SEZÜ

  1. [isim] Mantar meşesi

ÜRKÜ

  1. [isim] Topluluğu saran ortak korku, panik

BÜYÜ

  1. [isim] Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, sihir, füsun, bağı
    • "Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş." (Halide Edip Adıvar)
    • "Öldük, ölümden bir şeyler umarak / Bir büyük boşlukta bozuldu büyü." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Durup durup başıma gelenlerin büyüsüne kapılıyordum." (Orhan Pamuk)
    • "Şayeste'nin reise büyü yaptığına ve adamı başka kadınlara karşı efsunla bağladığına kanaat getirmişti." (Haldun Taner)
  2. Karşı durulamaz güçlü etki
    • "Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)

ÜNİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Tek, eşi olmayan

ÖPÜŞ

  1. [isim] Öpme işi veya biçimi
    • "O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet edinmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Öpücük

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü