İçinde zu olan 5 harfli 20 kelime var. İçerisinde ZU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zu olan kelimeler listesine ya da Sonu zu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

U Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

UZ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GRİZU

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Normal sıcaklık ve basınçta kömür ocaklarında açığa çıkan ve büyük bölümü saf metandan oluşan, kolayca tutuşabilen gaz
    • "Grizu patlamasını önlemek için lambaların alevi ince tel örgü içine alınır."

KUZUM

  1. okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
    • "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
    • "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
    • "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)

LAZUT

  1. [isim] Mısır

MUZUR
...
MEZUN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir okulu bitirerek diploma almış (kimse)
    • "Olsa olsa sanat enstitüsü mezunudur." (Haldun Taner)
  2. İzin almış, izinli
    • "Vedia'dan öğrendim, seyahate çıkacakmışsınız, mezunmuşsunuz." (Peyami Safa)
  3. Bir iş için yetki verilmiş, yetkili
    • "Bunu yapmaya mezun değilim."

BUZUL

  1. [isim] Kutup bölgelerinde veya dağ başlarında bulunan büyük kar ve buz kütlesi, cümudiye

BOZUM

  1. [isim] Bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk

MAZUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Mazereti olan, mazeretli
    • "Büyük işler deruhte etmemiş insanların, bu husustaki tereddütlerini mazur görmelidir." (Atatürk)
    • "Bununla taş atan çocuğun mazur olması icap etmez." (Peyami Safa)

MEVZU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Konu
    • "Para aklımdan geçen bir mevzu olmamıştır." (Aka Gündüz)

BOZUŞ

  1. [isim] Bozma işi veya biçimi

ZULÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
    • "Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)

LÜZUM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerek, gereklik, gereklilik, icap
    • "Sizden saklamaya lüzum yok, dedi." (Refik Halit Karay)
    • "Bütün bunlardan bahsetmeye lüzum görmedim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

NÜZUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnme
    • "Zavallıyı bir de nüzul örselemiş, sağ kolu ile sağ bacağını işlemez hâle getirmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Nedir bu hâlimiz, nüzul inmiş gibi yapıştık yere, bir türlü kıpırdayamıyoruz." (Nazlı Eray)

VUZUH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Açık olma durumu, açıklık, aydınlık
    • "Bu akşam bilhassa, Şevki'nin fikrindeki vuzuh onu düşündürdü." (Halide Edip Adıvar)
  2. Açıklık

HUZUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç
    • "Bu komşular mahallenin huzurunu kaçırdı."
    • "Bu müzik bana huzur verdi."
  2. Ön, yan, kat, makam, yamaç
    • "Başkanın huzuruna çıkmak."
  3. Bir yerde bulunma
    • "Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz şarttır."
  4. Padişah katı
    • "Huzura çıkmak."

COZUR
...
ZURNA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla veya dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı

ZUHUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ortaya çıkma, görünme, belirme, baş gösterme, meydana çıkma
    • "Kadın iyi oldu fakat daha büyük bir felaket zuhur etti." (Peyami Safa)

OZUGA

  1. [isim] Tropikal Afrika ve ormanlık alanlarda yetişen ince dokulu bir ağaç türü (Saccoglottis gabonensis)

BOZUK

  1. [sıfat] Bozulmuş olan
    • "Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." (Tarık Buğra)
  2. Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ)
    • "Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Madenî para, bozuk para
    • "Hiç olmazsa birkaç kuruş bozuk ver!" (Memduh Şevket Esendal)
  4. Kötümser, gergin, huzursuz, karışık
    • "Bozgun sırasında Ankara'da meclisin havası pek bozuktu." (Falih Rıfkı Atay)
  5. Kızgın, sıkıntılı
    • "Süleyman'ı adada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki." (Halide Edip Adıvar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü