İçinde zme olan 6 harfli 14 kelime var. İçerisinde ZME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zme olan kelimeler listesine ya da Sonu zme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ZEM

2 Harfli Kelimeler

EM, ME, ZE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SEZMEK

  1. [-i] Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek
    • "İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğimizi en evvel sen sezmiştin." (Refik Halit Karay)
  2. Anlamak, fark etmek
    • "Onun deli sayılmasının sebeplerini gizlice biz de sezerdik." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ÇÖZMEK

  1. [-i] Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak
  2. Düğmeyi iliğinden açmak
    • "Yalnız göğsünün düğmelerini çöz." (Peyami Safa)
  3. Saçı açmak
  4. Bulmaca, sorun vb.nin bilinmeyen, gizli noktasını bulup açıklamak, sonuca bağlamak
    • "Kır saçlı postacı bulmacayı çözmüştü." (Haldun Taner)
  5. Bir maddeyi çözücüyle çözündürmek, onun çözeltisini yapmak
  6. Bir problemde aranan sonucu, belli ögeler yardımıyla ortaya çıkarmak, halletmek
  7. Çözgü ipini tezgâha yerleştirmek

DİZMEK

  1. [-i] Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
    • "Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı." (Necati Cumalı)
  2. Yan yana veya üst üste sıralamak
    • "Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu." (Peyami Safa)
  3. Harfleri yan yana getirerek yazı düzenlemek
  4. Düzenlemek, hazırlamak
    • "Daha önce kahvaltıyı gül motifli, basma örtülü küçük masaya dizmişti." (Haldun Taner)

GEZMEK

  1. [nsz] Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek
    • "Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Seher hep Bayram'ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir yerde dolaşmak, yürümek
    • "Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Gitmek, başvurmak
  4. Bulunmak
    • "Şapkam burada ne geziyor?"
  5. [-i] Bir yeri görüp incelemek
  6. Hasta ayağa kalkmak
    • "Oğlum iyileşti, yavaş yavaş gezmeye başladı."
  7. Herhangi bir biçimde gezinmek
    • "Bu giysiyle gezemem."
  8. [-i] Bir yerde gezi yapmak
    • "Geçen yaz Batı Anadolu'yu gezdik."

DİZMEN

  1. [isim] Basımevinde dizgici, mürettip

ÇİZMEK

  1. [-i] Çizgi çekmek
  2. Resmini yapmak, resmetmek
    • "Ben sizi yazar olarak değil, insan olarak çizmek istiyorum." (Halide Edip Adıvar)
  3. [nsz] Çizgiler hâlinde belirtmek, desenini yapmak
    • "Bir gün yine onlara görünmeden krokiler çiziyordum." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  4. Çizgi biçiminde yaralamak
    • "İğne elimi çizdi."
  5. [nsz] Geçersiz kılmak için üzerine çizgi çekmek
    • "Şu iki kelime gereksizdir, çiziniz."
  6. Kişiyle ilgiyi kesmek, bağı koparmak

DÜZMEK

  1. [-i] Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek
    • "Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek
    • "İskambil kâğıtlarını düzdü."
  3. [-e] Yaratmak, oluşturmak, meydana getirmek
    • "Yeşil caminin avlusundaki sette oturmuş, Nilüfer ovasına şiir düzerken..." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. [nsz] Uydurmak
    • "Bir sürü yalan düzmüş."
  5. Cinsel ilişkide bulunmak

BÜZMEK

  1. [-i] Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
    • "Herkesin ağzı torba değil ki çekip büzesiniz." (Burhan Felek)
  2. Kısmak
  3. Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak

YÜZMEK

  1. [nsz] Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak
    • "Yüzmek bilmediği için on dakika içinde boğulmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yüzme sporu yapmak
  3. Bir sıvının yüzeyinde batmadan durmak
    • "Tahta suda yüzer."
  4. Herhangi bir durumun en aşırı derecesinde olmak
    • "Hiçbir kaygının gölgelemediği bir saadet içinde yüzmektedir." (Haldun Taner)
  5. Dalgalanmak
    • "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
  6. Herhangi bir şeyle üzeri kaplanmak, bir şeye bulanmak
    • "Kitaplar toz içinde yüzüyor. Ev pislik içinde yüzüyor."

NAZMEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Şiir olarak

BEZMEK

  1. [-den] Bezgin duruma gelmek, bezginlik getirmek, bıkıp usanmak
    • "Kibrit kullanmaktan bezdiğimiz için bir eski çakmakla gazı yakmaktayız." (Burhan Felek)

HİZMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma
    • "Vatan, evladının hizmetini bekliyor." (Ömer Seyfettin)
    • "Değil kendisine hizmet etmeye, kendisinden herhangi bir hizmet görmeye bile tahammül edemeyeceği bir insana '-Ne istiyorsunuz?' demek yok." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "On lokomotif hizmete giriyor."
    • "Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler." (Haldun Taner)
  2. Görev, iş
    • "Askerlik hizmeti."
    • "Bu davaya en iyi hizmet etmiş olan benim." (Azra Erhat)
  3. Bakım, özen, ihtimam
    • "Bu bahçe çok hizmet ister."

GEZMEN

  1. [sıfat] Gezgin
    • "Doğrusu tarihçiler, ... özellikle de İstanbul'a gelen gezmenler, Uludağ'ın İstanbul'dan kolayca görüldüğüne inanmışlardır." (Salâh Birsel)

SÜZMEK

  1. [-i] Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
    • "Suyu süzmek. Şerbeti süzmek."
  2. Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak
    • "Sirkenin tortusunu süzmek."
  3. Gözle inceleyerek dikkatle bakmak
    • "Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü." (Samim Kocagöz)
  4. Göz baygın ve anlamlı bakmak
    • "Bir ara yandaki masada oturan adamın beni süzdüğünü sezinledim." (Erhan Bener)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü