İçinde zm olan 6 harfli 56 kelime var. İçerisinde ZM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zm olan kelimeler listesine ya da Sonu zm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PÜRİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özleştirmecilik
-
[isim]
Özleştirmecilik
- DİZMEN
-
-
[isim]
Basımevinde dizgici, mürettip
-
[isim]
Basımevinde dizgici, mürettip
- MIZMIZ
-
-
[sıfat]
Her şeyde kusur bulan, hiçbir şeyden memnun olmayan
- "Kız, bizden büyük olmalıydı; mızmız, zayıf, silik bir şeydi." (Emine Işınsu)
-
Çevresindekileri rahatsız edecek kadar yavaş olan
-
[sıfat]
Her şeyde kusur bulan, hiçbir şeyden memnun olmayan
- BÜZMEK
-
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- "Herkesin ağzı torba değil ki çekip büzesiniz." (Burhan Felek)
-
Kısmak
-
Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- ATEİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tanrıtanımazlık
-
[isim]
Tanrıtanımazlık
- KOZMİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Evrenle ve onun genel düzeniyle ilgili
- "Evliliğin kozmik bir kural olduğunu kabullenmek gerek." (Haldun Taner)
-
Haber alma ile ilgili
-
[sıfat]
Evrenle ve onun genel düzeniyle ilgili
- ORGAZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Cinsel uyarım ve zevkin en yüksek noktası
-
[isim]
Cinsel uyarım ve zevkin en yüksek noktası
- MONİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tekçilik
-
[isim]
Tekçilik
- NAZİZM
- ...
- TAZMİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zararı ödeme
-
[isim]
Zararı ödeme
- DİZMEK
-
-
[-i]
Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
- "Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı." (Necati Cumalı)
-
Yan yana veya üst üste sıralamak
- "Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu." (Peyami Safa)
-
Harfleri yan yana getirerek yazı düzenlemek
-
Düzenlemek, hazırlamak
- "Daha önce kahvaltıyı gül motifli, basma örtülü küçük masaya dizmişti." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
- RAZMOL
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
İri, kepekli un
-
[isim]
İri, kepekli un
- SIZMAK
-
-
[nsz]
İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak
- "Cam kenarlarından sızacak esintiyle hasta olacağından korkar." (Salâh Birsel)
-
Gizli tutulan haber, sır vb. şeyler duyulmak, yayılmak
-
Herhangi bir topluluğu, bir örgütü yolundan saptırmak için gizlice arasına girmek
-
[-e]
Gizlice, haber vermeden gitmek, sıvışmak
- "Bekir, kaşla göz arasında dışarıya sızdı." (Atilla İlhan)
-
İçki, yorgunluk vb. sebeplerle kendinden geçerek uyuyakalmak
- "İlacı konyağa döktüm. İki saat sonra Süleyman sızdı." (Aka Gündüz)
-
Düşman mevzileri arasına gizlice girmek ve ilerlemek
- "Dağlık bir hudut bölgesinde çıkan ve karşı topraktan sızan yabancı çetelerin yardımıyla günden güne ciddi bir hâl alan alçak bir isyanın bastırılmasıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak
- KIZMAK
-
-
[nsz]
Isıtılan veya ısınan bir nesnenin sıcaklığı çok artmak
- "Taşlar güneşten kızmıştı."
- "Tatmin olmamış bir sanatçı öfkesiyle eski arkadaşlarına kızıp duruyordu." (Çetin Altan)
-
At, eşek vb. hayvanlar çiftleşmek istemek, kösnümek
-
Dişi kuşlar zamanı gelip kuluçkaya yatma isteği göstermek
-
Öfkelenmek, sinirlenmek
- "Tamamıyla bir Fransız olduğumu anlayınız da şapka giydiğime kızmayınız, olur mu?" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Isıtılan veya ısınan bir nesnenin sıcaklığı çok artmak
- LİRİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kişisel duyguların ilham yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı
- "Vezin ve kafiyenin atılması, lirizmden yüz çevirme, imge kullanılmaması, şiirde yenilik sayılıyordu." (Selâhattin Hilav)
-
[isim]
Kişisel duyguların ilham yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı
- YAZMAK
-
-
[-i]
Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak
- "Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." (Ömer Seyfettin)
-
Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek
- "Adresini bilmiyorum ki yazayım."
-
[-de]
Yazar olarak görev yapmak
-
[nsz]
Yazı ile bildirmek, haber vermek
- "Mağlubiyet Almanya'yı karıştırmış, gazeteler yazıyor." (Atilla İlhan)
-
Bir bilim veya edebiyat eseri oluşturmak
-
Sayaç vb. sayılarla niceliği belirtmek
-
Kaydetmek
- "Çocuğu okula yazdılar."
-
Bir göreve almak
- "O delikanlıyı polis yazmışlar."
-
[nsz]
İnsanın geleceğini belirlemek
- "Yazan böyle yazmış."
-
Gelinin yüzünü süslemek
- "Kalem alıp kaşın gözün yazmalı." (Halk türküsü)
-
[-i]
Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak
- MAZMUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam, kavram
-
Divan edebiyatında bazı kavramları dolaylı anlatmak için kullanılan nükteli ve sanatlı söz
-
[isim]
Anlam, kavram
- KOZMOS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Evren
-
[isim]
Evren
- NAZMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Şiir olarak
-
[zarf]
Şiir olarak
- GEZMEN
-
-
[sıfat]
Gezgin
- "Doğrusu tarihçiler, ... özellikle de İstanbul'a gelen gezmenler, Uludağ'ın İstanbul'dan kolayca görüldüğüne inanmışlardır." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Gezgin