İçinde ze olan 6 harfli 91 kelime var. İçerisinde ZE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ze olan kelimeler listesine ya da Sonu ze ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GAZEKİ
-
-
[isim]
Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi
-
[isim]
Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi
- REZENE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Maydanozgillerden, 1-1,5 m yüksekliğinde, sarı çiçekli, yaprakları iplik biçiminde parçalı, hoş kokulu, baharatlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve bazı içkilerde tat verici olarak kullanılan, hekimlikte gaz söktürücü olarak yararlanılan çok yıllık otsu bir bitki (Foeniculum vulgare)
-
[isim]
Maydanozgillerden, 1-1,5 m yüksekliğinde, sarı çiçekli, yaprakları iplik biçiminde parçalı, hoş kokulu, baharatlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve bazı içkilerde tat verici olarak kullanılan, hekimlikte gaz söktürücü olarak yararlanılan çok yıllık otsu bir bitki (Foeniculum vulgare)
- ZEMBİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hasırdan örülmüş saplı torba
- "Evin sabah alışverişini yapmış, elimde zembil, çarşıdan dönüyorum." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Hasırdan örülmüş saplı torba
- ZEVKÇE
- ...
- ZEYBEK
-
-
[isim]
Batı Anadolu efesi
- "Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin" (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Ege yöresine özgü bir müzik veya oyun türü, zeybek havası
-
[isim]
Batı Anadolu efesi
- BEZELİ
-
-
[sıfat]
Bezesi olan
-
Bezeği olan, bezekli
-
[sıfat]
Bezesi olan
- TAZECE
-
-
[sıfat]
Tazeye yakın, taze gibi
-
[sıfat]
Tazeye yakın, taze gibi
- ÖZENLE
- ...
- KLOZET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alafranga tuvalet
-
[isim]
Alafranga tuvalet
- NEYZEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ney üfleyici, ney çalan kimse
-
[isim]
Ney üfleyici, ney çalan kimse
- VECİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özdeyiş
- "Daima birtakım vecizeler zikreden eniştemiz yemeğe dair de böyle şeyler söyler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Özdeyiş
- REZERV
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Saklanmış, biriktirilmiş şey
-
Yedek, ihtiyat
- "Döviz rezervi."
-
Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb
-
Çekince
-
[isim]
Saklanmış, biriktirilmiş şey
- ZERRİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Altından yapılmış
-
[isim]
Fulya
-
[isim]
Altın rengi, sarı
-
Bu renkte olan
-
[sıfat]
Altından yapılmış
- ZENGİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Parası, malı çok olan, varlıklı, fakir, yoksul karşıtı
- "Şık, zengin, keyfi yerinde, yazı Avrupa'da ve kışı Beyrut'ta geçiren Suriyelilerden biri idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "En nihayet işi sigortacılığa dökerek bu yüzden hayli zengin olmuştu." (Haldun Taner)
-
Yararlı veya kendisinden beklenilen, istenilen nitelikleri çok olan
- "Zengin bir dil. Zengin bir kitaplık. Zengin bir anlatım."
-
Verimli
- "Zengin bir doğa."
-
Gösterişli
- "Zengin bir giysi."
-
[sıfat]
Parası, malı çok olan, varlıklı, fakir, yoksul karşıtı
- CENAZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü
-
Ölü, ölmüş kimse
- "Evden iki sene içinde üç cenaze çıkmıştı." (Peyami Safa)
-
Cenaze töreni
-
[isim]
Kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü
- KAZEİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sütte bulunan protein maddesi
-
[isim]
Sütte bulunan protein maddesi
- ŞİRAZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit
-
Pehlivan kispetinin paçası
-
[isim]
Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit
- ZEVZEK
-
-
[sıfat]
Geveze
-
[sıfat]
Geveze
- LEZZET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağız yoluyla alınan tat
- "Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Uysal hayatımız daima gönlümün de aklımın da en lezzet aldığı meşgalesi." (Refik Halit Karay)
-
Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz
- "Ona da dinlenmek gibi bir lezzet yetişir." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Ağız yoluyla alınan tat
- ZEKİCE
-
-
[zarf]
Zeki olarak, zekiye uygun bir biçimde
- "Ona göre, Habil'in Kabil'i öldürmesinde zekice bir yan aranmamalıdır." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Zeki olarak, zekiye uygun bir biçimde