İçinde ze olan 5 harfli 88 kelime var. İçerisinde ZE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ze olan kelimeler listesine ya da Sonu ze ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AHİZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
    • "Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular." (Mithat Cemal Kuntay)

KEBZE

  1. [isim] Kürek kemiği

DÜZEM

  1. [isim] Bir birleşiğe veya bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi, dozaj
  2. Düzey
    • "Bu filmleri, Türk sinemasına insancıl ve belli bir düzemde yeraltı gerçekliği getiren yapıtlardır." (Selim İleri)

ACUZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Huysuz, yaşlı kadın
    • "Korkunç bir acuze onu kucaklamaya çalışıyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)

ROZET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yakaya takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun sembolü sayılacak genellikle küçük metal nesne
    • "Bir süs bir rozet gibi yakasına iliştirmiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Musluğun, gizli döşenmiş boruya vidalandığı yerin çirkin görünüşünü kapatmak amacıyla kullanılan nikel veya krom kaplanmış çember biçimli sac parça
  3. Kapı kolunun altına monte edilen metal parça
  4. Güney Anadolu sahillerinde yetişen, pembe ve beyaz çiçekleri olan süs bitkisi

ZEKAT
...
ZERRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çok küçük parçacık
    • "Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti." (Ömer Seyfettin)
    • "Bazen o muammalı hâl tamamen üstünden kalkıyor, zerre kadar eseri kalmıyor." (Sermet Muhtar Alus)
  2. 0,00156 g olan ağırlık ölçü birimi
    • "Kadın, içinde zerre kadar şefkat bulunmayan bir sesle..." (Atilla İlhan)

ZELİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hor görülen, aşağı tutulan, aşağılanan
    • "Şımarık kantocu kim bilir hangi tesirler altında eski mütevazı, zelil, ahiretlik olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Onun namusu için ben zelil oldum, onun saati için ben bedbaht oldum." (Aka Gündüz)

TÖZEL

  1. [sıfat] Tözle ilgili

ZEHAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sanma, sanı, zannetme
    • "Bu oyunun kendine düşman bir partiye seçmen kazandırdığı zehabına kapılmış olacak." (Haldun Taner)
    • "Kim bilir ne taraflara yorar, ne zehaplarda bulunur?" (Sermet Muhtar Alus)

ZEBUR
...
ZEHİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem
    • "Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Bunlar, etraflarına mütemadiyen zehir saçmakta ve kendi kuruntularını ancak birtakım garip snopluklarla avutmaya çalışmaktadırlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı
    • "Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini." (Necati Cumalı)
    • "İçimde elim bir boşluk, aşk ve hayat ortasında derin bir yalnızlık hissiyle bütün uykum acı ve zehir kesildi." (Hüseyin Cahit Yalçın)

ÖZENÇ

  1. [isim] İstek
  2. İmrenme

ZEVAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yok olma, yok edilme
    • "Allah kimseye zeval vermesin."
  2. Suç, kabahat, sorumluluk
  3. Bozulma
  4. Öğle

TÜZEL

  1. [sıfat] Hukukla ilgili, hukuki, hukuksal
  2. Hükümle ilgili, hükmi

HEMZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz
    • "Rey (re'y), neşe (neş'e), mesele (mes'ele)."

HERZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Saçma söz, zevzeklik
    • "Yatık Emine misin, Yanık Emine mi, her ne herze ise bana onun lüzumu yok." (Refik Halit Karay)

ZECRİ
...
CAİZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş
  2. Yazıda bir sözün olduğu gibi tekrarlandığını göstermek için alt hizasına konulan tırnak biçimindeki noktalama işareti
  3. Yol yiyeceği, azık

AVAZE
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü