İçinde zan olan 8 harfli 21 kelime var. İçerisinde ZAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında zan olan kelimeler listesine ya da Sonu zan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAZ, ZAN
2 Harfli Kelimeler
AN, AZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MİZANPAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gazete, dergi vb. yayınlarda sayfa düzeni, sayfalama
-
[isim]
Gazete, dergi vb. yayınlarda sayfa düzeni, sayfalama
- TANZANYA
- ...
- PARTİZAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Partici
-
Düşmanlarına karşı mücadele verirken cephe gerisinde silahlı harekete katılan kimse
-
[isim]
Partici
- ARABOZAN
-
-
[sıfat]
İki kişinin arasındaki dostluğu veya geçimi bozan (kimse), ara bozucu, fesatçı, fitçi, münafık, müfsit, müzevir, ordubozan
-
[sıfat]
İki kişinin arasındaki dostluğu veya geçimi bozan (kimse), ara bozucu, fesatçı, fitçi, münafık, müfsit, müzevir, ordubozan
- KIZANLIK
-
-
[isim]
Kızan olma durumu
-
[isim]
Kızan olma durumu
- KUMKAZAN
-
-
[isim]
Kemirgenlerden, Afrika'nın güneyinde yaşayan bir memeli türü (Bathyergus maritimus)
-
[isim]
Kemirgenlerden, Afrika'nın güneyinde yaşayan bir memeli türü (Bathyergus maritimus)
- ZANGIRTI
-
-
[isim]
Güçlü titremeyle oluşan ses, gürültü
- "Merdivenlerden bir adam yuvarlanıyormuş gibi bir zangırtıyla uyanır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Güçlü titremeyle oluşan ses, gürültü
- TIRABZAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Merdiven korkuluğu
- "Fakat tırabzandan aşağıya sakın bakmayın, başınız döner." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Merdiven korkuluğu
- KAZANMAK
-
-
[-i]
Kazanç sağlamak
- "Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek
- "Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız." (Burhan Felek)
-
Çıkmak, isabet etmek
-
Edinmek, sahip olmak
- "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Tutulmak, yakalanmak
- "Huy kazanmak."
- "Dert kazanmak."
-
Kendinden yana çekmek
- "Bu genç şairin dostluğunu kazanmak için hiçbir külfete katlanmadım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-den]
Ele geçirmek, fethetmek, kazanç sağlamak
- "Düşmandan yer kazanmak."
-
Yenmek, galip gelmek
- "İşte kesin muharebeyi bu manevi kudret kazanacaktır." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[-i]
Kazanç sağlamak
- MİZANSEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düzentileme
- "Piyes, falsoları, yersiz mizansenleriyle devam ediyor." (Cahit Uçuk)
-
Düzenti
- "Bu bir mizansendi, inceden inceye düzenlenmiş bir sahne." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Düzentileme
- KALPAZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sahte para basan veya piyasaya süren kimse
-
Yalan ve hile ile iş gören kimse
-
[isim]
Sahte para basan veya piyasaya süren kimse
- ZANNETME
-
-
[isim]
Zannetmek durumu
-
[isim]
Zannetmek durumu
- MİZANPLİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Islak saçın sarılıp sıcak hava yardımıyla kurutulmasından sonra fırça ve tarakla yapılan kadın saç tuvaleti
-
[isim]
Islak saçın sarılıp sıcak hava yardımıyla kurutulmasından sonra fırça ve tarakla yapılan kadın saç tuvaleti
- UZANILMA
-
-
[isim]
Uzanılmak durumu
-
[isim]
Uzanılmak durumu
- KAZANÇLI
-
-
[sıfat]
Kazanmış olan
-
Kazanç getiren, kazanç sağlayan
- "Kazançlı bir iş."
-
[sıfat]
Kazanmış olan
- ZANAATÇI
-
-
[isim]
Belli bir zanaatla uğraşan, bir zanaatı meslek edinen emekçi, zanaatkâr
-
[isim]
Belli bir zanaatla uğraşan, bir zanaatı meslek edinen emekçi, zanaatkâr
- HÜSNÜZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İyi niyet
-
[isim]
İyi niyet
- ZANLILIK
- ...
- NAÇİZANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak
- "Bunun için sizlere, naçizane, bir tavsiyem olacak." (Tarık Buğra)
-
Çok küçük, önemsiz bir şey olarak
-
[zarf]
Önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak
- PREZANTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
"Tanıtmak, takdim etmek" anlamlarındaki prezante etmek birleşik fiilinde geçen bir söz
- "Şu prezante ettikleri Bay Ahmet Müslim, hiç Türk'e benzemiyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
"Tanıtmak, takdim etmek" anlamlarındaki prezante etmek birleşik fiilinde geçen bir söz