İçinde z olan 7 harfli 1133 kelime var. İçerisinde Z harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında z harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖKYÜZÜ
-
-
[isim]
Göğün görünen yüzeyi, sema
- "Gökyüzünün başka rengi de varmış / Geç fark ettim taşın sert olduğunu." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[isim]
Göğün görünen yüzeyi, sema
- PAÇASIZ
-
-
[sıfat]
Paçası olmayan
-
İçinde paça bulunmayan
-
[sıfat]
Paçası olmayan
- UCUZLUK
-
-
[isim]
Ucuz olma durumu
- "Dünya kadar parası olan bir adamın bu bolluktan ve ucuzluktan istifade etmemesi enayilik olmaz mıydı?" (Ercüment Ekrem Talu)
-
Yasal bir işlemle her şeyin asıl fiyatından ucuza satıldığı dönem
-
[isim]
Ucuz olma durumu
- YAZIŞMA
-
-
[isim]
Yazışmak işi
-
Bir konuda karşılıklı yazı yazma, haberleşme, muhabere
-
[isim]
Yazışmak işi
- ZORLAMA
-
-
[isim]
Zorlamak işi, zecir
- "İlk gençliğimin en büyük sıkıntısı bu şiir zorlamasıdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Özellikle oynaklarda ara keseciklerinin fıtığı olarak beliren, bir organın zorlanmış olmasıyla ortaya çıkan aksaklık veya bozukluk
-
[sıfat]
Zorlanarak sağlanan, cebrî
- "Melodram ile vodvilin temelde eş yapıda, zorlama türler olduğunu yazar durmadan." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Zorlamak işi, zecir
- ZULADAN
- ...
- GEÇİNİZ
-
-
"bu söylediklerinizi kabul etmiyorum, daha mantıklı sözler söyleyin" anlamında kullanılan bir söz
- "Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." (Tarık Buğra)
- "Biz ev yaptırdık ama sen bize bakma; bizim paramız vardı. Geç efendim geç; bu işler sizin gibilerin harcı değil." (Nazım Kurşunlu)
- "Onun geçtiği yollardan geçtiğim için tahminlerim biraz daha kolaylaşıyor." (Haldun Taner)
-
bilgi yarışmalarında kendisinden sonraki yarışmacıya geçilmesini istemek için veya bir sonraki soruya geçmek için söylenen bir söz
- "İplik iğne deliğinden zor geçti."
-
"bu söylediklerinizi kabul etmiyorum, daha mantıklı sözler söyleyin" anlamında kullanılan bir söz
- KALPSİZ
-
-
[sıfat]
Acıması olmayan, katı yürekli, duygusuz, acımasız, merhametsiz
-
[sıfat]
Acıması olmayan, katı yürekli, duygusuz, acımasız, merhametsiz
- MİZAÇLI
-
-
[sıfat]
Mizacı herhangi bir özellikte olanı
- "Fransa'da bütün ömrünü bir vilayet köşesinde yol mühendisi olarak geçirmiş, sakin ve yumuşak mizaçlı bir adamcağız..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Mizacı herhangi bir özellikte olanı
- AĞAÇSIZ
-
-
[sıfat]
Ağacı olmayan
-
[sıfat]
Ağacı olmayan
- GEZİNTİ
-
-
[isim]
Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh
- "O civarın bütün ahalisi oralara yayılarak akşamları gezinti yapmaktadırlar." (Ahmet Rasim)
-
Kale duvarlarının iç tarafında kuleleri birbirine bağlayan dar yol
-
Bir çalgıyla belli bir parça çalmaksızın ezgiler çıkarma işi
-
Evlerde oda kapılarının açıldığı aralık, koridor
-
Sofa, balkon
-
[isim]
Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh
- KUŞGÖZÜ
-
-
[isim]
Ev, villa vb. konutların çatı katlarını aydınlatmaya yarayan küçük pencere
-
[isim]
Ev, villa vb. konutların çatı katlarını aydınlatmaya yarayan küçük pencere
- ZEPHİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesimevinde kesilen hayvanlar için kasapların ödedikleri vergi
-
[isim]
Kesimevinde kesilen hayvanlar için kasapların ödedikleri vergi
- CEZAYİR
- ...
- ZARAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zariflik
- "Sadece zarafetinizin, güzelliğinizin karşıdan hayranı olmuştum." (Samim Kocagöz)
-
[isim]
Zariflik
- BRİZBİZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pencerelerin çerçevesine, içeriden tutturulan bir tür ince perde
-
[isim]
Pencerelerin çerçevesine, içeriden tutturulan bir tür ince perde
- KONUSUZ
-
-
[sıfat]
Konusu olmayan, mevzusuz
-
[sıfat]
Konusu olmayan, mevzusuz
- NEZLELİ
-
-
[sıfat]
Nezlesi olan
- "Bu nevi rahatsızlığı nezleli ve hafifçe sıtmalı olduğumuz zaman da duyarız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Nezlesi olan
- PARASIZ
-
-
[sıfat]
Parası olmayan
-
Yoksul
- "Parasız günlerinde canı binbir çeşit şeyler isteyerek ruhu ... yoksulluğun acısını binbir kere duyardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Para verilmeden elde edilen, bedava
- "İlköğretim ... devlet okullarında parasızdır." (Anayasa)
-
[zarf]
Para verilmeksizin, bedavadan, bedava
-
[sıfat]
Parası olmayan
- ŞİFASIZ
-
-
[sıfat]
Şifası olmayan
- "Şifasız bir dert."
-
[sıfat]
Şifası olmayan