İçinde z olan 5 harfli 678 kelime var. İçerisinde Z harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında z harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EVSİZ
-
-
[sıfat]
Evi olmayan
- "Zavallı evsizler ne zaman başlarının üstünde bir dama kavuşacaklar, diye her ağızdan bir nakarat..." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Evi olmayan
- ÖZERK
-
-
[sıfat]
Ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom
-
[sıfat]
Ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom
- ZİNDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dinç, canlı, diri, sağlam
- "Gerçi bıyıkları kırlaşmış ise de vücudu zinde." (Memduh Şevket Esendal)
- "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dinç, canlı, diri, sağlam
- ZULÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
- "Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
- CİCOZ
-
-
[isim]
Cam veya toprak bilyelerle oynanan bir çocuk oyunu
-
Bu oyundaki bilyelerin her biri
-
[ünlem]
"Yok" anlamında bir söz
- "Bende para cicoz!"
-
[isim]
Cam veya toprak bilyelerle oynanan bir çocuk oyunu
- HAPAZ
-
-
[isim]
Avuç
-
[isim]
Avuç
- HAYIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınlarda aybaşı
-
[isim]
Kadınlarda aybaşı
- ISSIZ
-
-
[sıfat]
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
- "Köşkün bütün odaları ıssız." (Peyami Safa)
- "Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı." (Bayburtlu Zihni)
-
Yalnız, kimsesi olmayan
-
[sıfat]
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban
- KAZIK
-
-
[isim]
Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
- "Çadır kazığı."
- "Hayvanı kazığa bağlamak."
- "Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu." (Ahmet Ümit)
- "Dünyaya kim kazık dikecek?" (Ömer Seyfettin)
-
Direk, sopa
-
Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
-
[sıfat]
Çok zor (soru, sınav vb.)
-
Alışverişte aldatma, aldatılma
-
Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
-
İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
-
Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası
-
[isim]
Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
- LÖKOZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Lösemi durumu
-
[isim]
Lösemi durumu
- MATİZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi
-
[isim]
İki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi
- NAFİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Delip geçen
-
İçe işleyen
-
Sözü geçen, etkili olan
-
[sıfat]
Delip geçen
- BUĞUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kin besleme, nefret etme
-
[isim]
Kin besleme, nefret etme
- SALOZ
-
-
[sıfat]
Salak
-
[sıfat]
Salak
- BAZLI
- ...
- CAZCI
-
-
[isim]
Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
- "Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
- ÇİZER
-
-
[isim]
Karikatürcü
-
[isim]
Karikatürcü
- DİZEY
- ...
- SEZON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mevsim
-
Belirli bir süre
- "Böylece tiyatro sezonu hakkında insan yarım saat içinde fikir edinebilmiş oluyor." (Haldun Taner)
-
Genellikle sporda belli bir etkinlik süresi
-
[isim]
Mevsim
- İBRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ortaya koyma, gösterme, meydana çıkarma
-
[isim]
Ortaya koyma, gösterme, meydana çıkarma