İçinde z olan 5 harfli 678 kelime var. İçerisinde Z harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında z harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AFAZİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Söz yitimi
-
[isim]
Söz yitimi
- HONAZ
- ...
- TEİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tanrıcılık
-
[isim]
Tanrıcılık
- YAZIM
-
-
[isim]
Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla
-
[isim]
Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla
- ZAYIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
- "Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." (Sermet Muhtar Alus)
- "Güya bu sene biraz zayıf düşmüşüm." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Muhalefeti hep zayıf düşüren, muhalefeti hep hedefinden uzaklaştıran kusur, ondaki bu sonsuz kanma ve aldanma huyudur." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kendisini en zayıf yerinden yakalamak istediğinden şüphelenir gibi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Görevini yapacak yeterli gücü olmayan
- "Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf."
-
Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan
- "Zayıf bir yapı."
-
Önemli, güvenilir olmayan
- "Zayıf bir bilgi."
-
Çok az
- "Zayıf bir ihtimal."
-
Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan
- "Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık."
-
[isim]
Başarısızlığı gösteren not
-
Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz
- "Zayıf bir öğretmen."
-
Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan
- "Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
- ÇİZİM
-
-
[isim]
Çizme işi
-
Çizilerek oluşturulmuş biçim
-
Bir şeklin belli bir kurala göre cetvel ve pergel yardımıyla çizilmesi işi
-
[isim]
Çizme işi
- MUZSU
-
-
[sıfat]
Muzu andıran, muza benzeyen, muz gibi
-
[sıfat]
Muzu andıran, muza benzeyen, muz gibi
- SARIZ
- ...
- AZMAK
-
-
[isim]
Küçük su birikintisi, gölcük
-
Bataklık
-
[isim]
Küçük su birikintisi, gölcük
- IZRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zarar verme, zarara sokma
-
[isim]
Zarar verme, zarara sokma
- YEZİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nefret edilen kimseler için kullanılan bir söz
- "Kolay canı çıkar mı o yezidin?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Hilekâr, sahtekâr
-
[isim]
Nefret edilen kimseler için kullanılan bir söz
- BAZİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazit mantarların üreme organı
-
[isim]
Bazit mantarların üreme organı
- SEZME
-
-
[isim]
Sezmek işi
-
[isim]
Sezmek işi
- ZECRİ
- ...
- NAZAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, insanlara, özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere de zarar veren, bakıştaki çarpıcı ve öldürücü güç, göz
- "Hele marangoz Halil'in gözünü de denemiş. Nazara gelmemek için kendi kendine okuyup üflüyor, nerede tahta görürse tak tak vuruyor." (Haldun Taner)
- "Ona düşman nazarıyla bakıyor."
-
Bakış, bakma, göz atma
- "İlk nazarda mağrur, azametli tesirini veriyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, insanlara, özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere de zarar veren, bakıştaki çarpıcı ve öldürücü güç, göz
- ÖNEZE
-
-
[isim]
Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu, evsin
-
Sürek avında pusuda av bekleyen avcı
-
[isim]
Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu, evsin
- TAZİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı gösterme, ululama
-
[isim]
Saygı gösterme, ululama
- ZÜHUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş çokluğu veya dalgınlık sebebiyle yanılma, geciktirme, ihmal etme
-
[isim]
İş çokluğu veya dalgınlık sebebiyle yanılma, geciktirme, ihmal etme
- AHİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
- "Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[isim]
Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
- BATÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Patoz
-
[isim]
Patoz