İçinde z olan 4 harfli 177 kelime var. İçerisinde Z harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında z harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

İZİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet
    • "Viyana'dan döneli bir ay olmuştu ve izni üç hafta sonra bitiyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Çalıştığı bankanın müdürlerinden birinin kızıyla nişanlanmak için izin alıp Edirne'ye gitmişti." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Annemden Hasan'la beraber Yeşilköy'e gitmek için izin istedim." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil
    • "Yıllık iznini kullanıyor."

RİZE
...
UZUN

  1. [sıfat] İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı
    • "Pek canım istiyor, uzun etme!" (Peyami Safa)
    • "Uzun lafın kısası, eleştirmeci okuyucuya faydalı, edebiyata faydalı bir yazıcıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren
    • "Uzun ince bir yoldayım / Gidiyorum gündüz gece." (Âşık Veysel)
  3. [zarf] Ayrıntılı, derinlemesine
    • "Uzun düşündüğünü unuttuğu ve düşüncelerinin yönünü kaybettiği bir anda yemeğe çağırdılar." (Halide Edip Adıvar)

VAZO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çiçek koymak için kullanılan, cam, toprak, porselen, maden vb. maddelerden ve çeşitli madenlerden yapılan, türlü boyut ve biçimlerde olabilen derin kap

ZADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oğul, evlat
    • "Şimdi bilmem ne zade namı altında, İstanbul'un en büyük zenginlerinden biriydi." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Doğmuş

ÖZÜR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret
    • "Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Onları, ayakta bekleyenleri görünce özür diledi." (Nezihe Araz)
  2. Sakatlık, bozukluk, eksiklik veya elverişsizlik
    • "Bu evin birtakım özürleri var. Özrüm var, uzun yol yürüyemem."
    • "Karyolasına ilişti, odası için özür dileyip dilememeyi düşündü." (Peyami Safa)
  3. Kusur, defo

SEZÜ

  1. [isim] Mantar meşesi

ALAZ

  1. [isim] Alev, yalaz

ARZU

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İstek, dilek
    • "Kendi arzumla Anadolu'ya gitmek kararını verdim." (Refik Halit Karay)
    • "Koşmak, raksetmek, tehlikeli jimnastik hünerleri icra etmek arzuları duyuyordum." (Ömer Seyfettin)
    • "Arzum kaldı toprağında taşında." (Halk türküsü)
    • "Düşündüğüm, arzu ettiğim gibi saf bulduğum bu adama hürmet ederdim." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Heves
    • "İçimde nice zamandan kalma bir arzu var." (Atilla İlhan)

DİZİ

  1. [isim] Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra
    • "İki dizi inci."
  2. Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri
    • "İşte bütün eserlerini bir araya toplayacak olan bu dizinin başına yazılacak ön söz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Yan yana, art arda veya zaman sırasına göre sıralanmış birbiriyle ilişkili nesne veya olayların oluşturduğu bütün sıra
    • "Bir dizi olay. Olaylar dizisi."
  4. Aynı söz dizimsel bağlam içinde birbirinin yerini alabilecek olan ve güçlü bir karşıtlık bağlantısı kuran ögelerin oluşturduğu bütün, paradigma
  5. Saf durumundaki bir kıtada, birbiri arkasında duran erler
  6. Değerleri artarak veya eksilerek art arda gelen terimler takımı
  7. Bir oktavın içinde sıralanan sekiz sesin bütünü
  8. Dizi film

ÖZNE

  1. [isim] Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey, fail, süje: Çocuk uyudu. Çocuk henüz küçüktür cümlelerinde çocuk sözü öznedir
  2. Bilinci, sezgisi, düş gücü olan, bazı filozoflara göre de dış dünyaya karşıt olan birey

MÜZE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı
    • "O devirlere ait yatağanlar, baltalar paslanmamış çelikleriyle müzelerimizdedir." (Orhan Seyfi Orhon)

MEZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İçki içilirken yenilen yiyecek
    • "Salatayı, peyniri yenilediler. Bu kadar mezenin yenilip bu kadar içkinin içilmesi gene de bir saat sürmedi." (Necati Cumalı)
  2. Eğlence, alay

ZÜHT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Takva

AVAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yüksek ses, nara
    • "Sinemi deler avazın / Turnam senin sunam senin." (Âşık Veysel)
    • "Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu." (Peyami Safa)

OMUZ

  1. [isim] Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm
    • "Başı omuzları içine çökmüş gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek: -Pekâlâ, dedi." (Falih Rıfkı Atay)

UYUZ

  1. [isim] Uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek yaptığı kaşındırıcı, bulaşıcı bir deri hastalığı
    • "Ne söyleyeceksen söyle Allah aşkına, uyuz etme insanı." (Atilla İlhan)
  2. [sıfat] Bu hastalığa tutulmuş olan
    • "Uyuz köpekler gibi ne arkadan geliyorsun?" (Salâh Birsel)
  3. Hareketli, canlı olmayan, uyuşuk, pısırık, miskin kimse
    • "Bu uyuz, can acısından bağıracaktı, ağzı açıldı; ama sesi çıkmadı." (Memduh Şevket Esendal)

EZEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik
    • "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)

BEZE

  1. [isim] Yara veya çıban sebebiyle vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik, gudde

İZAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlayış, anlama yeteneği

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü