İçinde yn olan 7 harfli 26 kelime var. İçerisinde YN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yn olan kelimeler listesine ya da Sonu yn ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OYNANMA
-
-
[isim]
Oynanmak işi
-
[isim]
Oynanmak işi
- OYNANIŞ
-
-
[isim]
Oynanma işi veya biçimi
-
[isim]
Oynanma işi veya biçimi
- UKRAYNA
- ...
- BAHREYN
- ...
- AYNASIZ
-
-
[sıfat]
Aynası olmayan
-
Hoşa gitmeyen, kötü, yakışıksız, çirkin, ters, biçimsiz
- "Amma da aynasız bir yermiş burası, beni hiç açmadı."
-
[isim]
Polis
-
[sıfat]
Aynası olmayan
- AYNILIK
-
-
[isim]
Aynı olma durumu, özdeşlik, ayniyet
-
[isim]
Aynı olma durumu, özdeşlik, ayniyet
- AYNİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kullanılmaya veya harcamaya elverişli, taşınması kolay eşya
-
[isim]
Kullanılmaya veya harcamaya elverişli, taşınması kolay eşya
- AYNALIK
-
-
[isim]
Geminin ve bağlı bulunduğu limanın adı yazılan, düz veya az yuvarlak kıç bölüm
-
[isim]
Geminin ve bağlı bulunduğu limanın adı yazılan, düz veya az yuvarlak kıç bölüm
- AYNİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynılık
-
[isim]
Aynılık
- HÜSEYNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde dügâh perdesinde karar kılan bir makam
-
Klasik Türk müziğinde mi notası
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde dügâh perdesinde karar kılan bir makam
- OYNAMAK
-
-
[nsz]
Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak
- "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek
- "Babalar çocuklarının yanında rakı içer, kumar oynarsa çocuklar da ayyaş ... olurlar." (Burhan Felek)
-
Kımıldamak, hareket etmek
-
[-le]
Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak
-
Bir film, oyun vb.nde rol almak
- "Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Film gösterilmek
- "Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor?"
-
Tiyatro eseri sahneye konmak
- "Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek
- "Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim." (Peyami Safa)
-
İnsan gerekli görevini yapacak hareketten yoksun olmak
- "Hastanın bacağı oynamıyor."
-
Sarsılmak, yeri değişmek
- "Depremde yapı oynadı."
-
Sporla ilgili çalışmalara katılmak
- "Tenis oynamak."
-
Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak
- "Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti." (Refik Halit Karay)
-
Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak
- "Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla." (Necati Cumalı)
-
Değişiklik göstermek
- "Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar."
-
[-le]
Tehlikeye düşürmek
- "Benim sağlığımla oynama."
-
Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek
-
[-le]
Rastgele yön vermek, aldatmak
- "Talih bizimle oynuyor."
-
[-le]
Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak
- "Koca adamla oynamaya utanmıyor musun?"
-
Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak
-
[nsz]
Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak
- KAYNAMA
-
-
[isim]
Kaynamak işi
-
[isim]
Kaynamak işi
- AYNAKOL
-
-
[isim]
Bisiklette hareketi arka tekerleğe ulaştıran dişli takımı
-
[isim]
Bisiklette hareketi arka tekerleğe ulaştıran dişli takımı
- OYNATIŞ
-
-
[isim]
Oynatma işi veya biçimi
-
[isim]
Oynatma işi veya biçimi
- KAYNATA
-
-
[isim]
Kocaya veya kadına göre birbirlerinin babası, kayınbaba, kayınpeder
- "Kaynatası belki ısrardan vazgeçer korkusuyla çabucak kabul etti." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kocaya veya kadına göre birbirlerinin babası, kayınbaba, kayınpeder
- KAYNANA
-
-
[isim]
Kocaya veya kadına göre birbirlerinin annesi, kayınvalide, hanımanne
- "Kaynanasına, her zamanki gibi akşam yemeğine gidiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Kocaya veya kadına göre birbirlerinin annesi, kayınvalide, hanımanne
- EBEVEYN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anne ve baba
- "Ebeveynim çok bedbaht insanlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Anne ve baba
- OYNATMA
-
-
[isim]
Oynatmak işi
- "Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Oynatmak işi
- AYNIYLA
-
-
[zarf]
Hiçbir değişiklik olmadan, olduğu gibi
-
[zarf]
Hiçbir değişiklik olmadan, olduğu gibi
- OYNAŞMA
-
-
[isim]
Oynaşmak işi
-
[isim]
Oynaşmak işi