İçinde ye olan 5 harfli 86 kelime var. İçerisinde YE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ye olan kelimeler listesine ya da Sonu ye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YERLİ
-
-
[sıfat]
Taşınamayan, başka yere götürülemeyen
- "Yerli dolap. Yerli sedir."
-
Belli bir bölgede yetişen
- "Yerli muz. Yerli meyve."
-
Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan
- "Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan kimse
- "Ben buranın yerlisiyim, siz yabancı ve belki de geçicisiniz." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Taşınamayan, başka yere götürülemeyen
- HEYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurul
- "Heyetin oturduğu büyük odanın her tarafına Uşak halıları örtmüşlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Astronomi
-
Biçim, kılık, dış görünüş
-
[isim]
Kurul
- SİYER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
-
[isim]
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap
- YETİŞ
- ...
- YEĞİN
-
-
[sıfat]
Zorlu, katı, şiddetli
-
Baskın, üstün, iyi
-
[sıfat]
Zorlu, katı, şiddetli
- YELEÇ
-
-
[sıfat]
Havadar
-
[sıfat]
Havadar
- YEYGİ
-
-
[isim]
Hayvanlar için saklanan kışlık yiyecek, yem
- "Akşama doğru Gökbel'den kurtulmuşlardı ama yeygi işleri yine ters gitti." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Hayvanlar için saklanan kışlık yiyecek, yem
- FİDYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para, kurtulmalık, fidyeinecat
- "Baskı altında tutulduğunu bilip fidye vaat ederek seni kaçıracak birini aramışım." (Kemal Bilbaşar)
-
[isim]
Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para, kurtulmalık, fidyeinecat
- KIYYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okka
-
[isim]
Okka
- SÜBYE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Mürekkep balığı
-
Badem içi, ezilmiş sarımsak, kavun çekirdeği vb.nden yapılan boza koyuluğunda sıvı
- "Yoğurdun içine havanda tuz karıştırılarak dövülmüş, sübye kıvamına getirilmiş diş sarımsak eklenir." (Aydın Boysan)
-
[isim]
Mürekkep balığı
- YETKİ
-
-
[isim]
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet
- "Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." (Tarık Buğra)
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis araştırması ... yollarıyla denetleme yetkisini kullanır." (Anayasa)
- "İdam hükümlerini doğrudan doğruya yerine getirme yetkisini vermiştir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet
- HİLYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in dış görünüşünü ve niteliklerini anlatan manzum ve mensur eser
-
[isim]
Hz. Muhammed'in dış görünüşünü ve niteliklerini anlatan manzum ve mensur eser
- YEVMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Günlük, gündelik
-
[sıfat]
Günlük, gündelik
- GAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- "Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- YETKE
-
-
[isim]
Otorite
- "Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim." (Tomris Uyar)
-
Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet
-
[isim]
Otorite
- KÜNYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin adı, soyadı, ülkesi, doğumu, mesleği vb. bilgilerini gösteren kayıt
- "Kara Hüseyin'in künyesini yazdığım defteri belki on kere açtırıyor, parmağını künyenin üstüne büyük bir hızla koyuyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Geçen sene künyesi geldi, dedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu bilgilerden bazısının yazılı olduğu bilezik, kolye vb. metalden eşya
- "Güzel bir şeritle künyemi göğsüme bağladım ve gittim." (Falih Rıfkı Atay)
-
Soy sop ile ilgili kimlik bilgileri
- "Künyesi bile daha doğarken onun yönünü belirlemiş gibi idi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir kimsenin adı, soyadı, ülkesi, doğumu, mesleği vb. bilgilerini gösteren kayıt
- NİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- "Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı." (Haldun Taner)
- "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası
-
Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- YELİN
-
-
[isim]
İnek, manda, koyun vb. hayvanlarda memenin süt toplanan bölümü
-
[isim]
İnek, manda, koyun vb. hayvanlarda memenin süt toplanan bölümü
- EVİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne
- "Mutfak kirli ve dağınık, eviye de altüst, dağ gibi bulaşık." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne
- YEREL
-
-
[sıfat]
Yöresel
-
Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere göre tanımlanan
-
Sınırlı bir yerle ilgili olan, lokal
-
[sıfat]
Yöresel