İçinde ye olan 5 harfli 86 kelime var. İçerisinde YE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ye olan kelimeler listesine ya da Sonu ye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EY, YE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DİYEZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir sesin yarım ton inceltileceğini gösteren nota işareti
  2. [sıfat] Yarım ton inceltilmiş (ses)

YELEK

  1. [isim] Ceket altına giyilen kolsuz ve kısa giysi
    • "Sağ elini yelek cebine attı." (Ömer Seyfettin)
  2. Okun yay kirişine takılan bölümündeki tüy
    • "Ok yeleği."
  3. Kuş kanadının büyük tüyü, telek

GÖNYE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Dik açıları ölçmeye ve çizmeye yarayan dik üçgen biçiminde araç

YENGE

  1. [isim] Bir kimsenin kardeşinin, dayısının veya amcasının karısı
  2. Bir erkeğin kendi karısından söz ederken kullandığı ad
    • "Biz şimdi yenge ile bir Köroğlu bir Ayvaz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [ünlem] Kadınlar için söylenen bir seslenme sözü
  4. Düğünde geline kılavuzluk eden kadın

YEMİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ant
    • "Kendi kendime yemin ediyorum ki burası hiçbir zaman meskûn değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Her akşam, beş paralık alışveriş etmedim, diye yemini basar." (Halide Edip Adıvar)

YEMEK

  1. [isim] Yemek yeme, karın doyurma işi
    • "Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." (Necati Cumalı)
    • "Yemek yerken içtiğim iki şişe su, bir ter seli hâlinde ensemden boynuma doğru akıyordu." (Erhan Bener)
  2. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam
  3. Günün belli saatlerinde yenilen besin
    • "Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir şey yenmez." (Haldun Taner)
  4. Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama
    • "Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu." (Falih Rıfkı Atay)

SUBYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ayağın altından geçen, tozluğa veya pantolon paçalarına bağlanan deriden, kumaş vb.nden şerit

YENME

  1. [isim] Yenmek işi

SÜBYE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Mürekkep balığı
  2. Badem içi, ezilmiş sarımsak, kavun çekirdeği vb.nden yapılan boza koyuluğunda sıvı
    • "Yoğurdun içine havanda tuz karıştırılarak dövülmüş, sübye kıvamına getirilmiş diş sarımsak eklenir." (Aydın Boysan)

YEĞNİ

  1. [sıfat] Ağır olmayan, hafif
  2. Ciddi olmayan

YETİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Babası ölmüş olan (çocuk), babasız
    • "Açlarla, yetimlerle uğraşır ve ... biraz nüfuzu varsa yalnız onlar için kullanırdı." (Falih Rıfkı Atay)

BİLYE

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çocukların oynamak için kullandığı taş, maden, toprak, cam vb.nden yapılmış küçük yuvarlak nesne, misket, zıpzıp
  2. Motorlu taşıtlarda dönme veya sürtünme etkilerini azaltmak, aşınmayı ve enerji yitimini önlemek için göbeklerdeki yataklara yerleştirilen, çoğunlukla çelikten, küçük yuvarlak

YENGİ

  1. [isim] Yenme işi, utku, zafer, galibiyet, galebe

DÜYEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Türk müziğinde bir usul

YETKİ

  1. [isim] Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet
    • "Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." (Tarık Buğra)
    • "Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis araştırması ... yollarıyla denetleme yetkisini kullanır." (Anayasa)
    • "İdam hükümlerini doğrudan doğruya yerine getirme yetkisini vermiştir." (Falih Rıfkı Atay)

ABİYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gösterişli, göz alıcı öğleden sonra veya özel gecelerde giyilen şık giysi, tuvalet

FUAYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dinlenmelik

BİYEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Makinelerde, bir ucu pistona, öbür ucu volanı çeviren kaldıraca geçirilmiş hareketli çubuk

YETER

  1. [sıfat] İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi
    • "Salonu yeter derecede dolmuş bulursa başlardı ıslıklar, tepinmeler." (Tarık Buğra)
  2. ünl. “Kâfi, yetişir, yeterli” anlamlarında bir söz

YETME

  1. [isim] Yetmek işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü