İçinde ye olan 4 harfli 20 kelime var. İçerisinde YE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ye olan kelimeler listesine ya da Sonu ye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EYER
-
-
[isim]
Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne
- "Gözlerini eyerin kuburluklarıyla atın doru boynunda hasıl olan gölgeli çizgiye dikmişti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne
- EVYE
- ...
- YEME
-
-
[isim]
Yemek işi
- "Herkes yemeye ekmek bulamazken onlar rahat geçiniyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yiyecek
- "Bu ay yeme masrafımız çok oldu."
-
[isim]
Yemek işi
- YEDİ
-
-
[isim]
Altıdan sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 7, VII rakamlarının adı
-
[sıfat]
Altıdan bir artık
- "Yedi kalem."
-
[isim]
Altıdan sonra gelen sayının adı
- NİYE
-
-
[zarf]
Niçin, neden
- "Sen bana niye söylemedin, sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Niçin, neden
- GAYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Amaç, hedef
- "Para? O bir gaye değil fakat harcamayı sevdiğim bir şey." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Amaç, hedef
- REYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Çizgili çubuklu çizgileri olan (kumaş)
- "Fenerliler, sarı lacivert reye fanila giymişler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Çizgili çubuklu çizgileri olan (kumaş)
- YEKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
-
[isim]
Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
- AYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri
- "Unutmadığı ayetlerle namaz kılıyor, dua ediyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri
- PAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Rütbe
- "Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada yanımdan uzaklaştırıldı, gitti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Onlar, bize bir esirden fazla paye vermemek fikrindedirler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Derece, aşama
-
[isim]
Rütbe
- ÜNYE
- ...
- YENİ
-
-
[sıfat]
Kullanılmamış olan, eski karşıtı
- "Yeni giysi. Yeni ayakkabı."
-
Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
- "Yeni haber. Yeni moda."
-
En son edinilen
- "Yeni eve taşındık."
-
İşe henüz başlamış
- "Yeni öğrenci. Yeni asker."
-
O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
- "Yeni bir buluş. Yeni bir düşünce."
-
Tanınmayan, bilinmeyen
- "Yeni imzalara rastlıyoruz."
-
Daha öncekilerden farklı olan
- "Yeni ihtiyaçlarımız var."
-
[zarf]
Biraz önce, çok zaman geçmeden
- "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Kullanılmamış olan, eski karşıtı
- DAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı
-
[isim]
Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı
- DİYE
-
-
[zarf]
Herhangi bir yargıya vararak
-
Niteleyerek
-
Sanarak, diyerek
-
[zarf]
Herhangi bir yargıya vararak
- NEYE
- ...
- SAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gölge
-
Koruma, yardım
-
[isim]
Gölge
- YELE
-
-
[isim]
At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar
- "O aslan yelesine benzer saçlar şimdi süt beyaz olmuş." (Haldun Taner)
-
Balıklarda sırt yüzgeci
-
[isim]
At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar
- YETİ
-
-
[isim]
İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke
- "Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz." (Azra Erhat)
-
Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke
-
[isim]
İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke
- YEİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü
- "Seni bu derece derin bir ıstıraba, karanlık bir yeise düşüren şey nedir?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Bu kelimeyi işitince derin bir yeis, anlatılmaz bir elem duyarım." (Ömer Seyfettin)
- "Omuzları bir ihtiyar gibi çökmüş, sesi yeise bürünmüş, kendi kendine söyleniyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Şimdi bu ümidin boşa çıktığını anlayınca birden yeise kapıldı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü
- BİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle giysinin yaka, kol, etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit
-
[isim]
Genellikle giysinin yaka, kol, etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit