İçinde yar olan 5 harfli 23 kelime var. İçerisinde YAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yar olan kelimeler listesine ya da Sonu yar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
RAY, YAR
2 Harfli Kelimeler
AR, AY, RA, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UYARI
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih
                    
                    - "Kentin yaşlılarının da düşüncelerini aldılar. Onların uyarılarına uydular." (Haldun Taner)
 
- 
                    
                        Organizmada uyarım yaratan güç
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih
                    
                    
- YARAR
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda
                    
                    - "Bu çalışmamızın bir yararı olmadı."
 
- 
                    
                        Çıkar
                    
                    - "Kızılay yararına bir balo."
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Yarayan, elverişli, uygun
                    
                    - "Çiçek koymaya yarar bir kap."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda
                    
                    
- YARIŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yarışma
                    
                    - "Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir?" (Tarık Buğra)
- "Vapurla yarış eden yunuslara güler." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Yarışma, rekabet
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yarışma
                    
                    
- BOYAR
- 
    Kelime Kökeni : Rusça - 
                        [isim]
                    
                        Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan
                    
                    
- KOYAR
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        İki akarsuyun birleştiği yer
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        İki akarsuyun birleştiği yer
                    
                    
- KAYAR
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
                    
                    
- 
                    
                        Pay
                    
                    - "Bir temiz ağzının kayarını verdim."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
                    
                    
- YARIK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak
                    
                    
- 
                    
                        İnce bir çizgi durumunda açılmış yara
                    
                    - "Kendini göstermek için terliklerini yarık topuklu tabanlarında şaplata şaplata geçmişti." (Haldun Taner)
 
- 
                    
                        Anlaşmazlık, bölünme
                    
                    - "Şimdiden birtakım yarıklar açan siyasi rekabetten başka ne mana verilebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
- 
                    
                        Küçük bir ışık demeti elde etmek için ışık kaynağının önüne konulan, saydam olmayan bir düzlem üzerine açılmış, dikdörtgen biçiminde küçük delik
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Yarılarak açılmış veya yarılarak oluşmuş
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak
                    
                    
- YARDA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        91,4 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        91,4 santimetrelik İngiliz uzunluk ölçüsü birimi
                    
                    
- YAREN
- ...
- AĞYAR
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Başkaları, yabancılar, eller
                    
                    - "O Eyüp sokakları ki üstlerinden ölü geçmiş, diri geçmiş, yâr geçmiş, ağyar geçmiş..." (Samiha Ayverdi)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Başkaları, yabancılar, eller
                    
                    
- YARIN
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bugünden sonra gelecek ilk gün
                    
                    - "Yarın paydosu biraz erken çalarız, ödeşiriz." (Haldun Taner)
- "Yarından tezi yok, gitmeniz için icap edenleri yapmaya başlamalısınız." (Falih Rıfkı Atay)
 
- 
                    
                        Gelecek, ilerideki zaman
                    
                    - "İnsan daima yarını düşünmeli."
 
- 
                        [zarf]
                    
                        Bugünden sonra gelecek ilk günde
                    
                    - "Yarın geleceğim."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bugünden sonra gelecek ilk gün
                    
                    
- HIYAR
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Kabakgillerden, uzun, iri meyveli, sürüngen, bir yıllık otsu bir bitki (Cucumis sativus)
                    
                    
- 
                    
                        Bu bitkinin iri, yeşil ürünü, salatalık
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kaba saba, görgüsüz, budala
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kabakgillerden, uzun, iri meyveli, sürüngen, bir yıllık otsu bir bitki (Cucumis sativus)
                    
                    
- YARMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yarmak işi
                    
                    
- 
                    
                        Engebeli bir yerde, herhangi bir yolu geçirmek için açılmış yer
                    
                    - "Demir yolu birçok yarmalardan geçer."
 
- 
                    
                        Gelişigüzel kırılmış buğday, dövme
                    
                    - "Yarma arpa. Yarma burçak."
 
- 
                    
                        Gelişigüzel kırılmış buğdaydan yapılan bir tür çorba
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kolay yarılan ve çekirdeğinden ayrılan
                    
                    - "Yarma şeftali."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yarmak işi
                    
                    
- DUYAR
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Duygulu, duygun, duyarlı, hassas
                    
                    
- 
                    
                        Beden üzerinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan
                    
                    - "Duyar bölge."
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Duygulu, duygun, duyarlı, hassas
                    
                    
- İŞYAR
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bir işle görevli olan kimse, görevli, memur
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir işle görevli olan kimse, görevli, memur
                    
                    
- YARAN
- ...
- AYYAR
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Dolandırıcı, hilekâr
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Dolandırıcı, hilekâr
                    
                    
- YARIM
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri
                    
                    - "Bu yarım saat içinde evde neler geçti?" (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Doktorun elini tuttu, salladı. Sonra yarım sol etti, yan tarafta duran koltuğa oturdu." (Memduh Şevket Esendal)
 
- 
                    
                        Tam ve istenildiği gibi olmayan, eksik, noksan
                    
                    - "Ötekinde de yarım kavala benzeyen kalın bir çığırtma vardı." (Osman Cemal Kaygılı)
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir bütünün yarısı olan miktar
                    
                    
- 
                        [isim]
                    
                        Saatte on iki otuz
                    
                    
- 
                    
                        Hastalıklı, sakat, sağlıksız
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri
                    
                    
- MİYAR
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü
                    
                    
- 
                    
                        Ölçüt, ölçü
                    
                    - "Pakize bu son fikri fazla beğenmişti ve itiraf edeyim ki Pakize'nin zevki benim için bir çeşit miyar olmuştu." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
 
- 
                    
                        Ayıraç
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü
                    
                    
- YARAŞ
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Bir kimseye kendini beğendirmek için alımlı davranan (kimse)
                    
                    - "Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bir kimseye kendini beğendirmek için alımlı davranan (kimse)
                    
                    
