İçinde ya olan 9 harfli 451 kelime var. İçerisinde YA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ya olan kelimeler listesine ya da Sonu ya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DAYATMACI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        İstediğini yaptırmada baskı uygulayan, direten, empoze eden
                    
                    
- "Dayatmacı politika izlemek."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        İstediğini yaptırmada baskı uygulayan, direten, empoze eden
                    
                    
 - TAKUNYALI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Takunyası olan, nalınlı
                    
                    
- "Başı yemenili, ayağı takunyalı sarışın bir köylü kızı bana sordu." (Refik Halit Karay)
 
 - 
                    
                        Siyaseti dinî kurallara göre yapmak isteyen kimse
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Takunyası olan, nalınlı
                    
                    
 - UYANIKLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Uyanık olma durumu
                    
                    
- "O devri, ilk uyanıklık devri olduğu için hiç unutmaz." (Halide Edip Adıvar)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Uyanık olma durumu
                    
                    
 - YABALAMAK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Yaba ile atmak veya savurmak
                    
                    
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Yaba ile atmak veya savurmak
                    
                    
 - YAKALAMAK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak
                    
                    
- "Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım." (Refik Halit Karay)
 
 - 
                    
                        Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek
                    
                    
 - 
                    
                        Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak
                    
                    
- "Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar." (Halide Edip Adıvar)
 
 - 
                    
                        Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak
                    
                    
- "Kocasını bir kadınla yakalamış."
 
 - 
                    
                        Bir kimsenin suçluluğunu gösteren söz, bakış veya işareti fark etmek
                    
                    
 - 
                    
                        Birdenbire etkisi altına almak
                    
                    
- "Yağmur bizi yolda yakaladı."
 
 - 
                    
                        Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak
                    
                    
- "Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor." (Atilla İlhan)
 
 - 
                    
                        Belirlemek, anlamak
                    
                    
- "Kız onun zayıf damarını yakalamıştı." (Tarık Buğra)
 
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak
                    
                    
 - DOĞAYAZMA
 - ...
 - MAYALANIŞ
 - ...
 - YAPILAŞMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yapı durumuna gelme
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yapı durumuna gelme
                    
                    
 - BOYALANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Boyalanmak durumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Boyalanmak durumu
                    
                    
 - HAYASIZCA
 - ...
 - KÖKBOYASI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kökboyasıgillerden, 1-2 m uzunluğunda, çalı görünüşünde, gövdesi sert dikenli, kök sapları boyacılıkta kullanılan, çok yıllık bir bitki, kızılboya, kızılkök, yumurtakökü (Flubia tinctorum)
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kökboyasıgillerden, 1-2 m uzunluğunda, çalı görünüşünde, gövdesi sert dikenli, kök sapları boyacılıkta kullanılan, çok yıllık bir bitki, kızılboya, kızılkök, yumurtakökü (Flubia tinctorum)
                    
                    
 - YANTUTMAZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Tarafsız, yandaş olmayan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Tarafsız, yandaş olmayan
                    
                    
 - CAYABİLME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Cayabilmek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Cayabilmek işi
                    
                    
 - YARADILIŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bir kimsede doğuştan bulunan vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy, tıynet, cibilliyet
                    
                    
- "Yaradılışı gereği çapraşık olmayan durumları severdi o." (Atilla İlhan)
 
 - 
                    
                        Bir şeyin yaratılırken kazanmış olduğu özellikler bakımından durumu, fıtrat, hilkat
                    
                    
- "Yılan kendini korumakta görünüyorsa bu, atlayıp kuşu tutmaya yaradılışının elverişli olmamasından." (Memduh Şevket Esendal)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir kimsede doğuştan bulunan vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy, tıynet, cibilliyet
                    
                    
 - EVVELİYAT
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir işin önceki evreleri, öncesi, önceleri
                    
                    
- "İşin evveliyatını bilmeyen ırgatlar bu tariften bir şey anlayamamış, hayrette kalmışlardı." (Haldun Taner)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir işin önceki evreleri, öncesi, önceleri
                    
                    
 - YARILANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yarılanmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yarılanmak işi
                    
                    
 - ENDONEZYA
 - ...
 - YAVRULAMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yavrulamak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yavrulamak işi
                    
                    
 - MALATYALI
 - ...
 - KUMKAYASI
 - ...