İçinde ya olan 5 harfli 218 kelime var. İçerisinde YA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ya olan kelimeler listesine ya da Sonu ya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AY, YA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YAKIN

  1. [sıfat] Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
  2. Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
    • "Buna yakın bir söz söyledi."
  3. Aralarında sıkı ilgi bulunan
  4. Benzeyen, andıran, yaklaşan
    • "Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı." (Ömer Seyfettin)
  5. Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
    • "Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın..." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. [isim] Uzak olmayan yer
    • "Yakınımızda otururlar."
  7. [isim] Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
    • "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KIYAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam inancına göre, ölümden sonra yeniden dirilip ayağa kalkma
  2. Namazda ayakta durma
  3. Ayağa kalkma, ayakta durma
  4. Bir işe girişme, kalkışma, teşebbüs etme
  5. Ayaklanma, başkaldırma, karşı gelme
    • "Planlı ihtilalin, planlı kurtuluş, kıyam ve savaşının ilk basamağı buydu." (Etem İzzet Benice)

YAPMA

  1. [isim] Yapmak işi
  2. [sıfat] Doğadaki şeylere benzetilerek insan eliyle yapılmış, yapay, suni, sahici karşıtı
    • "Eliyle bahçenin dökme taştan yapma mağaralarından birini göstererek..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. [sıfat] İçten olmayan, içten gelmeyerek yapılan, yapmacık
    • "Fakat fazla içliliği erkekliğe yakıştıramadığından kendini her zaman yapma bir sertliğin arkasına gizlerdi." (Haldun Taner)

KAHYA
...
TABYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı

YAĞMA

  1. [isim] Yağmak işi

NİYAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yalvarma, yakarma
    • "Şeyh, sonu gelmez bir ibadet ve niyaz hâlinde, gözleri kapalı, okuyor, üflüyordu." (Refik Halit Karay)

SEPYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Mürekkep balığından alınan koyu siyah boya
  2. [sıfat] Bu boya ile yapılan (resim)

YAHUT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [bağlaç] Veya, ya da
    • "Artık bunları rüyanızda yahut romanlarda görebilirsiniz." (Ömer Seyfettin)
  2. Bir düşünceden cayıldığında "daha doğrusu, iyisi" anlamlarında kullanılan bir söz

PRAYA
...
YAFTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Üzerine asıldığı veya yapıştırıldığı şeylerle ilgili bir bilgi veren yazılı kâğıt parçası
    • "Zamanın uzunluğuna rağmen bu firmanın yaftasını hâlâ aklımda tutuyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

YAVSI

  1. [isim] Bir tür kene

SOMYA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan, yaylı kerevet
    • "Onu uyandıran hafif bir somya gıcırtısı olmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)

YANIK

  1. [sıfat] Yanmış olan
    • "Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu." (Reşat Enis)
  2. Rengi koyulaşmış
    • "Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk
    • "Yanık bir çocuk."
  4. Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan
  5. [isim] Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz
    • "Elimdeki yanık iyi oldu. Halıdaki yanığı ördürmeli."
  6. Bıkkın, üzüntülü, dertli
  7. Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili
    • "Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde." (Cahit Sıtkı Tarancı)

MİYAV

  1. [isim] Kedinin çıkardığı ses, kedi sesi

YANIT

  1. [isim] Cevap
    • "Türk Eli'nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı." (Nezihe Araz)

SİYAH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kara (II), beyaz karşıtı
    • "İri siyah gözlerini kalın kaşlarıyla beraber kaldırdı." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Siyah ekmek."
  3. Baskıda başka harflerden daha kalın görünen harf türü

YARAN
...
KAYAK

  1. [isim] Kar, su veya çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç
  2. Bu aracı kullanarak yapılan spor

KOPYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi, asıl karşıtı
    • "Edebiyatımız iptidai, resmimiz basit, felsefemiz kopya, okuma yazma bilmek bir irfan sayılıyor." (Peyami Safa)
    • "En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner." (Haldun Taner)
    • "Salih yazıyor, ben boyuna kopya ediyordum." (Ömer Seyfettin)
  2. Suret çıkarma işi
  3. Bir sınavda soruları cevaplamak için başka birinden veya yerden gizlice yararlanma
  4. Yazılı sınavda gizlice bakmak için hazırlanmış kâğıt
  5. [sıfat] Taklit edilmiş olan
    • "Hanımlar köşe minderinin sağ duvarındaki birkaç kopya resme daldılar." (Halide Edip Adıvar)
  6. Aynı canlıdan eşeysiz olarak üreyen canlı, klon

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü