İçinde y olan 6 harfli 799 kelime var. İçerisinde Y harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında y harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAYMAK
-
-
[nsz]
Yiyecek baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak
-
Aldatmak, kandırmak, etki altında bırakmak
-
[nsz]
Yiyecek baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak
- KAMYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Motorlu büyük yük taşıtı
- "Garajın içinde birkaç tane aletle bir de ufak kamyondan başka bir şey yoktu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bu taşıtın taşıyabildiği miktarda olan
- "Bir kamyon askerle birkaç otomobil getirdiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Motorlu büyük yük taşıtı
- PEYREV
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Başkasının izinden giden, izleyen kimse, izleyici
-
[isim]
Başkasının izinden giden, izleyen kimse, izleyici
- PİYORE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Diş eti iltihabı
-
[isim]
Diş eti iltihabı
- YENSİZ
-
-
[sıfat]
Yenleri olmayan
-
[sıfat]
Yenleri olmayan
- YOLBİL
- ...
- YÜKLER
-
-
[isim]
Bilgisayara yükleme yapmak için kullanılan özel bir program
-
[isim]
Bilgisayara yükleme yapmak için kullanılan özel bir program
- YÜZGEÇ
-
-
[isim]
Balıklarda ve yüzen memelilerde karın ve göğüste çift, sırt, kuyruk ve anüste tek olarak bulunan, hareketi ve dengeyi sağlayan organ
-
[sıfat]
Suda iyi yüzen (kimse veya hayvan)
-
[isim]
Balıklarda ve yüzen memelilerde karın ve göğüste çift, sırt, kuyruk ve anüste tek olarak bulunan, hareketi ve dengeyi sağlayan organ
- AYAKTA
-
-
[zarf]
Ayağa kalkmış durumda
- "Kahvelerimizi ayakta içtik." (Aka Gündüz)
-
Telaşlı, heyecanlı bir biçimde
- "Bu yapı beş yüz yıldan beri ayakta kalmıştır."
-
[zarf]
Ayağa kalkmış durumda
- AYIPLI
-
-
[sıfat]
Ayıbı, kusuru olan
-
[sıfat]
Ayıbı, kusuru olan
- DEYYUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karısının veya kendisine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman (kimse)
-
[ünlem]
(de'yyus) Bir sövgü sözü
-
[sıfat]
Karısının veya kendisine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman (kimse)
- KANYAK
-
-
[isim]
İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak
-
[isim]
İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak
- SODYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0.971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir element (simgesi Na)
-
[isim]
Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0.971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir element (simgesi Na)
- SOYGUN
-
-
[isim]
Genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık
-
Hiçbir emek harcamadan ve yolsuz olarak elde edilen büyük kazanç, vurgun
-
[isim]
Genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık
- VİNYET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir kitabın sayfalarını süsleyen başlık, süslü harf gibi motif
-
[isim]
Bir kitabın sayfalarını süsleyen başlık, süslü harf gibi motif
- YAKARI
-
-
[isim]
Yakarış
-
[isim]
Yakarış
- HAYRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse)
- "El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı." (Cahit Uçuk)
- "Mükemmel seciyeler, kafiyeler yapar, hafızamıza, nüktelerimize onları hayran ederdik." (Ömer Seyfettin)
- "Birkaç defa görüşmüş, mimarideki fikirlerine, zevklerine, görüşlerine hayran olmuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse)
- UYUTMA
-
-
[isim]
Uyutmak işi
-
[isim]
Uyutmak işi
- CAYMAK
-
-
[nsz]
Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
- "Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı." (Oktay Rifat)
-
[nsz]
Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
- YIĞMAK
-
-
[-i]
Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak
-
[-i]
Biriktirmek
- "Herkes kışlık kömürünü yığdı."
-
Toplamak, bir araya getirmek
- "Bu yaşlıları kapının arkasına yığdılar." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak