İçinde y olan 4 harfli 158 kelime var. İçerisinde Y harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında y harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UYDU
-
-
[isim]
Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk
- "Ay, yerin uydusudur."
-
Türlü amaçlarla yerden fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde dolanan araç
-
[sıfat]
İşlerini ve davranışlarını daha güçlü birinin isteğine uyduran (devlet, kurum, kişi)
-
[isim]
Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk
- AYIT
-
-
[isim]
Mine çiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 m boyunda bir ağaççık, hayıt (Vitex agnus-castus)
-
[isim]
Mine çiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 m boyunda bir ağaççık, hayıt (Vitex agnus-castus)
- KOYU
-
-
[sıfat]
Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı
- "Koyu pekmez. Koyu süt."
-
Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı
- "Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi
-
Aşırı (davranış, düşünce vb.)
- "Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Derin, hararetli
- "Koyu bir sohbet."
-
[sıfat]
Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı
- YAFA
-
-
[isim]
Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal
-
[isim]
Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal
- AYNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gözle ilgili
-
[sıfat]
Gözle ilgili
- OYUK
-
-
[isim]
Oyulmuş, içi boş ve çukur olan yer
- "Birbirine karışmış nal oyuklarından gündüz beş on kişilik bir devriyenin geçip gittiği anlaşılıyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Oyulmuş, içi boş ve çukur olan yer
- YÖRE
-
-
[isim]
Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar, dolay
-
[isim]
Bir bölgenin belli bir yer ve çevresini kapsayan sınırlı bölümü, havali, mahal, civar, dolay
- ORYA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Karo
-
[isim]
Karo
- DAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı
-
[isim]
Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı
- UYUR
-
-
[sıfat]
Uyuyan
-
Durgun (su)
-
[sıfat]
Uyuyan
- UYKU
-
-
[isim]
Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu
- "Rahat bir uyku uyumuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "İkimiz de esniyorduk, uyku bastırıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Uykumu dağıtmak için birkaç fincan kahve içtim."
- "Yorgunsun, uyku gözlerinden akıyor." (Aka Gündüz)
-
Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
- "Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Etrafı kapatan dik, sivri dağlar duman ve bulut sarılı kocaman başlarını birbirine dayayarak çoktan uykuya varmışlardı." (Refik Halit Karay)
-
Doğada görülen sükûnet durumu
- "Kış süresince uykuda olan ağaçlar, baharla birlikte uyandı."
-
[isim]
Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu
- AYOL
-
-
[ünlem]
Genellikle kadınların kullandığı bir seslenme sözü
- "Ayol! Sen nerelerde kaldın?"
-
[ünlem]
Genellikle kadınların kullandığı bir seslenme sözü
- FOYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konan ince metal yaprak
- "Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar." (Burhan Felek)
- "İnsana güzel gibi gelen, foyasını ancak gözle görülür şeklin içinde belli eden bir âlemdedirler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konan ince metal yaprak
- UZAY
-
-
[isim]
Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, feza, mekân
-
Bütün gök cisimlerinin içinde bulunduğu sınırsız boşluk
-
[isim]
Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, feza, mekân
- HAYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Er bezi
-
[isim]
Er bezi
- ŞAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
-
Bir şeyin her noktasıyla ilgisi bulunan (pay)
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
- ARYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça
-
[isim]
Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça
- GAYZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öfke, hınç
-
[isim]
Öfke, hınç
- EMAY
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
-
[isim]
Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
- GÜYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Sözde, sanki
- "Onlara çaktırmadan güya konuştuklarımızı yazıyorum." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Sözde, sanki