İçinde y olan 3 harfli 68 kelime var. İçerisinde Y harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında y harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YUH

  1. [ünlem] Birine karşı beğenilmeyen veya öfke duyulan bir durumda haykırılan söz, yuha
    • "Bu yeni kişilik artık Beşiktaş tribününden hakeme yuh çekemez." (Haldun Taner)

DUY

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Elektrik ampulünün takıldığı bakır veya pirinçten yivli yer

YEL

  1. [isim] Havanın yer değiştirmesinden oluşan esinti, rüzgâr
  2. Romatizma ağrısı
  3. Kalın bağırsaktaki gaz

YEN

  1. [isim] Giysi kolu
    • "Yalnız ellerini yıkadı, kuruladı, yenlerini indirdi." (Ömer Seyfettin)
  2. Yılanyastığıgiller, muzgiller vb. bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı

LEY

  1. [isim] Rumen para birimi

HEY

  1. [ünlem] Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz
    • "Hey, çocuklar! Gelin bakalım. Hey arkadaş! Ayağıma basıyorsun."
    • "Hey gidi gençlik hey! Unutulmaz günlerdi onlar, Yenikapı'ya, meyhanelere indik mi şöyle bir." (Atilla İlhan)
  2. Sitem, yakınma, azar, beğenme vb. çeşitli duyguları anlatan cümlelerde kullanılan bir söz
    • "Hey talih! Böyle mi olacaktı? Hey akılsız çocuk! Ateşi ne diye ellersin? Hey Allah'ım! Bu ne güzellik."

YAY

  1. [isim] Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk
    • "... ama işe yaramadı, yay gibi kaşlar birbirlerine yaklaşır gibi oldular." (Tarık Buğra)
  2. Farklı amaçlarla çeşitli biçimlerde yapılan esnek parça
    • "Araba yayı. Kilidin yayı. Kanepenin yayı."
  3. Zemberek
  4. Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç
    • "Karınları hallaç yayından kopup fırlamış gibi beyaz." (Refik Halit Karay)
  5. Bir çember üzerindeki iki nokta ile bu nokta arasındaki çember parçası
  6. Bir eğriden alınan parça
  7. Keman, viyolonsel vb. çalgılarda sürterek titreşim yoluyla ses çıkarmaya yarayan parça

POY

  1. [isim] Tohumları kırmızıbibere benzeyen, 10-50 cm yükseklikte, karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılan bir bitki (Trigonella joenumgraecum)

YAD

  1. [sıfat] Yabancı

KOY

  1. [isim] Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu küçük körfez
    • "Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti." (Sait Faik Abasıyanık)

YAL

  1. [isim] Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek

ÜYE

  1. [isim] Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
    • "İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz." (Anayasa)
  2. Omurgalılarda, kol ve bacaklar

YİV

  1. [isim] Bir yüzeyin üzerinde çizgi biçiminde olan, sarmal girinti veya çıkıntı
  2. Bir dişli çarkta veya bir vidada iki diş arasında kalan çukur bölüm
  3. Bir sütun gövdesinin veya bir vazo karnının çevresine eşit aralıklarla paralel veya sarmal olarak uzunlamasına açılan oyuk
  4. Ek çizgisi
    • "Kafatasının yivleri."
  5. Saçta ayırma yeri

YOL

  1. [isim] Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
    • "Hayatta epeyce yol almış, çoluk çocuğa karışmış bir münevver olarak sürüden ayrılmaya korkuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bütün günlerimiz için kendimize bir yol çizer, sonra her gün bunun aksine hareket ederiz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Elinde güçlü bir çıra vardı, onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu." (Nezihe Araz)
    • "Senin yolunu kesecek, engel olacak değilim." (Mahmut Yesari)
  2. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer
    • "Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı." (Çetin Altan)
    • "Biz benzincinin istihkakını düşeriz, siz de benzini alırsınız, diye yol gösterirler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yola öğle yemeğinden sonra çıktık." (Samim Kocagöz)
  3. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi
    • "Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Motorun yanaşmasını bekliyorum, yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor." (Zeyyat Selimoğlu)
    • "Mademki bu işi yapamıyorsun, o hâlde başka işimiz yok derler, bana yol verirler." (Orhan Kemal)
    • "Bir roman konusundan yola çıkarak Salâh Birsel'in 'Dört Köşeli Üçgen'iyle Orhan Kemal'in 'Murtaza'sı arasında bir akrabalık kuruverdi." (Selim İleri)
  4. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer
    • "Su yolu. Sel yolu."
    • "Seniha'nın bu hareketi türlü türlü tefsirlere yol açtı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. Yolculuk
    • "Yola çıkmak. Yoldan kalmak."
  6. Gidiş çabukluğu, hız
    • "Bu vapurun yolu az."
  7. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi
    • "Celal Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür." (Haldun Taner)
  8. Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik
    • "Duyguların eğitimi de en iyi sanat yoluyla olur."
  9. Kumaşta bulunan çizgi
  10. Kez, defa
  11. Gaye, uğur, maksat
    • "Bu yolda çok emek harcandı."
  12. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem
    • "Bu işi yapmanın bir yolu vardır."

AYA

  1. [isim] Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
  2. Ayak tabanı
  3. Yaprakların düz ve parlak bölümü

MEY

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Şarap

GEY
...
ÇİY

  1. [isim] Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, şebnem
    • "Çimenlerin üzerindeki çiylerde güneşten düşmüş parlak elmas damlalarını ayaklarıyla ezdi." (Ömer Seyfettin)

YOM

  1. [isim] Uğur, iyi talih, iyi haber

NEY

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Klasik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan bir üflemeli çalgı
    • "Bu ücra ve metruk sarayda yalnız arada sırada bir Türk gencinin neyi işitiliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Astımı olmasa babası gibi ney üfürmeye bile heves edecektir" (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü