İçinde vur olan 8 harfli 18 kelime var. İçerisinde VUR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vur olan kelimeler listesine ya da Sonu vur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
R U V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
UR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAVURTUŞ
-
-
[isim]
Savurtma işi veya durumu
- "Omuzlarına dalga dalga inen bal sarısı saçlarını, başının bir hareketiyle şöyle geriye savurtuşu, unutulur gibi miydi?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Savurtma işi veya durumu
- TASAVVUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
- "Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tasarım
-
Düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
- "Bütün bu tasavvurlar iskambilden bir kule gibi bir anda yıkılıvermişti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
- VURUŞMAK
-
-
[nsz]
Birbirini vurmak, dövüşmek
-
Savaşmak, çarpışmak
-
[nsz]
Birbirini vurmak, dövüşmek
- BAŞVURMA
-
-
[isim]
Başvurmak işi, müracaat
- "Bunu sağlamak için her çareye başvurması bundandır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Başvurmak işi, müracaat
- SAVURMAK
-
-
[-i]
Havaya atıp dağıtmak, saçmak
- "Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak
-
Kaldırıp atmak, fırlatmak
- "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." (Nazlı Eray)
-
[nsz]
Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak
- "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."
-
Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek
- "Sarnıcın suyunu savurmak."
-
Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak
- "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Yalan, küfür vb. söylemek
- "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." (Haldun Taner)
-
Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek
- "Paraları savurmak."
-
[-i]
Havaya atıp dağıtmak, saçmak
- KAVURMAÇ
-
-
[isim]
Kavrulmuş buğday
-
[isim]
Kavrulmuş buğday
- VURUNMAK
-
-
[nsz]
Kendine vurmak
-
Giyinmek, örtünmek
- "Yaşmak vurunmak."
-
Koymak
-
[nsz]
Kendine vurmak
- VURUŞKAN
-
-
[sıfat]
Dövüşken
-
[sıfat]
Dövüşken
- GAVURLUK
- ...
- VURULMAK
-
-
[nsz]
Vurma işine konu olmak
- "Yatak odasının kapısı vuruluyordu." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[-e]
Âşık olmak, gönül kaptırmak, sevdalanmak
- "Kim söylemiş beni / Süheyla'ya vurulmuşum diye." (Orhan Veli Kanık)
-
[nsz]
Vurma işine konu olmak
- VURGUSUZ
-
-
[sıfat]
Vurgu ile söylenmeyen
- "Vurgusuz kelime."
-
[sıfat]
Vurgu ile söylenmeyen
- KAVURMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
- "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." (Salâh Birsel)
-
Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak
- "Rüzgâr ekinleri kavurdu."
-
Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
- "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
- KAVURTMA
-
-
[isim]
Kavurtmak işi
-
[isim]
Kavurtmak işi
- BAŞVURUŞ
- ...
- SAVURTMA
-
-
[isim]
Savurtmak işi
-
[isim]
Savurtmak işi
- SAVURGAN
-
-
[sıfat]
Tutumsuz
-
[sıfat]
Tutumsuz
- VURDURMA
-
-
[isim]
Vurdurmak işi
-
[isim]
Vurdurmak işi
- VURGUNCU
-
-
Para dalgalanmalarından yararlanarak kolay yoldan kazanç elde eden, muhtekir, spekülatör
- "Yukarıdaki hikâyemin kahramanlarıyla dolu binbir çarşıda, binbir vurguncuyu yakalamak imkânsızdır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Para dalgalanmalarından yararlanarak kolay yoldan kazanç elde eden, muhtekir, spekülatör