İçinde vur olan 8 harfli 18 kelime var. İçerisinde VUR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vur olan kelimeler listesine ya da Sonu vur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

R U V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

UR

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAVURTUŞ

  1. [isim] Savurtma işi veya durumu
    • "Omuzlarına dalga dalga inen bal sarısı saçlarını, başının bir hareketiyle şöyle geriye savurtuşu, unutulur gibi miydi?" (Atilla İlhan)

TASAVVUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma
    • "Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Tasarım
  3. Düşünce, amaç, niyet, maksat, plan
    • "Bütün bu tasavvurlar iskambilden bir kule gibi bir anda yıkılıvermişti." (Haldun Taner)

VURUŞMAK

  1. [nsz] Birbirini vurmak, dövüşmek
  2. Savaşmak, çarpışmak

BAŞVURMA

  1. [isim] Başvurmak işi, müracaat
    • "Bunu sağlamak için her çareye başvurması bundandır." (Haldun Taner)

SAVURMAK

  1. [-i] Havaya atıp dağıtmak, saçmak
    • "Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak
  3. Kaldırıp atmak, fırlatmak
    • "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." (Nazlı Eray)
  4. [nsz] Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak
    • "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."
  5. Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek
    • "Sarnıcın suyunu savurmak."
  6. Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak
    • "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." (Peyami Safa)
  7. [nsz] Yalan, küfür vb. söylemek
    • "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." (Haldun Taner)
  8. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek
    • "Paraları savurmak."

KAVURMAÇ

  1. [isim] Kavrulmuş buğday

VURUNMAK

  1. [nsz] Kendine vurmak
  2. Giyinmek, örtünmek
    • "Yaşmak vurunmak."
  3. Koymak

VURUŞKAN

  1. [sıfat] Dövüşken

GAVURLUK
...
VURULMAK

  1. [nsz] Vurma işine konu olmak
    • "Yatak odasının kapısı vuruluyordu." (Mithat Cemal Kuntay)
  2. [-e] Âşık olmak, gönül kaptırmak, sevdalanmak
    • "Kim söylemiş beni / Süheyla'ya vurulmuşum diye." (Orhan Veli Kanık)

VURGUSUZ

  1. [sıfat] Vurgu ile söylenmeyen
    • "Vurgusuz kelime."

KAVURMAK

  1. [-i] Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
    • "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." (Salâh Birsel)
  2. Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak
    • "Rüzgâr ekinleri kavurdu."
  3. Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
    • "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KAVURTMA

  1. [isim] Kavurtmak işi

BAŞVURUŞ
...
SAVURTMA

  1. [isim] Savurtmak işi

SAVURGAN

  1. [sıfat] Tutumsuz

VURDURMA

  1. [isim] Vurdurmak işi

VURGUNCU

  1. Para dalgalanmalarından yararlanarak kolay yoldan kazanç elde eden, muhtekir, spekülatör
    • "Yukarıdaki hikâyemin kahramanlarıyla dolu binbir çarşıda, binbir vurguncuyu yakalamak imkânsızdır." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü