İçinde vur olan 6 harfli 5 kelime var. İçerisinde VUR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vur olan kelimeler listesine ya da Sonu vur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
R U V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
UR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VURGUN
-
-
[isim]
Kolayca ve haksız ele geçen kazanç
- "İkinci Dünya Savaşı yıllarında Harun'un paralarını kullanarak vurduğu vurgunlarla bugünkü mertebesine ulaşmıştır belki." (Atilla İlhan)
-
Sıcak, soğuk, dolu vb. etkilerle ürünlerde görülen zarar
- "Dolu vurgunu elma."
-
Çok derinlerdeki suyun basıncı dolayısıyla iki akıntı arasında sıkışıp kalma, düzenli hava alıp verememe, birden su yüzüne çıkma vb. durumlarda dalgıcın uğradığı inme veya ölüm
-
[sıfat]
Silahla yaralanmış olan
-
[sıfat]
Birine veya bir şeye vurulmuş, bağlanmış, sevmiş olan, sevdalı, âşık
- "Onun da kendisine vurgun olduğuna gönülden inanmaktadır." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Kolayca ve haksız ele geçen kazanç
- VURKAÇ
- ...
- VURTUT
-
-
[isim]
Silahla yaratılan kargaşalık
- "O vurtut içinde o da gitti."
-
[zarf]
Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek
- "Vurtut, bir milyon liraya aldım."
-
[isim]
Silahla yaratılan kargaşalık
- VURUCU
-
-
[sıfat]
Vuran, silah attığında hedefini vuran
-
[sıfat]
Vuran, silah attığında hedefini vuran
- VURMAK
-
-
[-e]
Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak
- "Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- "Komşu konaklarda vur patlasın çal oynasın saz âlemleri devam ediyor, uzak yakın piyano sesleri işitiliyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak
- "Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor." (Refik Halit Karay)
-
Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek
- "Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Hızla değmek, çarpmak
- "Kolumu duvara vurmuşum."
-
Sürmek
- "Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak."
-
Takmak, koymak
- "Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bağlama, ilişkilendirmek
- "Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar." (Refik Halit Karay)
-
Olduğundan başka biçimde görünmek
-
[nsz]
Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak
- "Bıçak vurmak. İğne vurmak."
-
[nsz]
Uygulamak, basmak, koymak
- "Damga vurmak."
-
Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak
-
[-i]
Amaçladığı şeye rast getirmek
-
[-i]
Hızla çarpmak
- "Ayağını güm güm yere vurarak."
-
[-i]
Silahla yaralamak, öldürmek
- "Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler." (Halide Edip Adıvar)
-
Dokunmak, hasta etmek
- "Kömür başına vurdu."
-
[nsz]
Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek
- "Sebzeleri soğuk vurdu. Meyveleri dolu vurdu."
-
[nsz]
Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak
- "Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu." (Haldun Taner)
-
Piyango vb. çıkmak, isabet etmek
-
Üzerinde görünmek, üzerine düşmek
- "Ağacın gölgesi duvara vuruyor."
-
[-i]
Desteklemek, dayamak
- "Akşam olunca kapının desteğini vurduk."
-
Çıkmak, görünmek
- "Su dışarı vurdu."
-
Sırtına, omzuna yerleştirmek
- "Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu." (Haldun Taner)
-
Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak
-
Tavla oyununda pulu kırmak
-
Çok etki etmek, yaralamak
-
İçki içmek
-
[-i]
Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak
- "Birinin on milyon lirasını vurmak."
-
[-i]
Çarpma işlemini yapmak
- "İkiyi dörde vurursak sekiz eder."
-
[-e]
Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak