İçinde vl olan 8 harfli 42 kelime var. İçerisinde VL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vl olan kelimeler listesine ya da Sonu vl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CAVLAMAK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Kavlamak, tüyünü dökmek, çıplak kalmak
                    
                    
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Kavlamak, tüyünü dökmek, çıplak kalmak
                    
                    
 - BAVLIMAK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Şahin ve köpeği ava alıştırmak
                    
                    
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Şahin ve köpeği ava alıştırmak
                    
                    
 - DEVLETÇİ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Devletçilik yanlısı
                    
                    
- "Bunun sebebi ise öteden beri devletçi bir millet olmamızdır." (Yahya Kemal Beyatlı)
 
 - 
                    
                        Devletçiliğe uygun olan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Devletçilik yanlısı
                    
                    
 - KAVLİNCE
 - 
    
- 
                        [zarf]
                    
                        Kavline göre, sözüne bakarak
                    
                    
- "Ayşe Hanım'ın kavlince paşa pek cömertmiş." (Sermet Muhtar Alus)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Kavline göre, sözüne bakarak
                    
                    
 - DEVLETÇE
 - ...
 - KAVLANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kavlanmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kavlanmak işi
                    
                    
 - KARAEVLİ
 - ...
 - EVLATLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Evlat olma durumu
                    
                    
- "Evdekiler Tanrı huzurunda şahit tutup Seyit'i evlatlıktan reddetti." (Lâtife Tekin)
 
 - 
                    
                        Küçük yaştan beri eve alınıp yetiştirilen kimse
                    
                    
- "Albayın evlatlığı kendini göstermek için terliklerini şaplata şaplata aşırı bir kırıtışla geçmişti." (Haldun Taner)
 
 - 
                    
                        Birinin yasayla evlat olma hakkı tanıdığı kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Evlat olma durumu
                    
                    
 - CİVCİVLİ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Civcivi olan
                    
                    
 - 
                    
                        Gürültülü patırtılı, telaşlı
                    
                    
- "Mahallem sakindir ama civcivli de bir mahalledir." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Civcivi olan
                    
                    
 - TAVLANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Tavlanmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tavlanmak işi
                    
                    
 - KOVLAMAK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Birinin yaptığı işi, söylediği sözü yermek, kötülemek, birisini yerip çekiştirmek, fitlemek, gammazlamak
                    
                    
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Birinin yaptığı işi, söylediği sözü yermek, kötülemek, birisini yerip çekiştirmek, fitlemek, gammazlamak
                    
                    
 - MÜSTEVLİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                    
                        Bir yeri istila eden, yönetimi altına alan (kimse, devlet, ordu vb.)
                    
                    
- "Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler." (Atatürk)
 
 - 
                    
                        Salgın
                    
                    
 
 - 
                    
                        Bir yeri istila eden, yönetimi altına alan (kimse, devlet, ordu vb.)
                    
                    
 - ALKAEVLİ
 - ...
 - MANAVLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Manavın işi veya mesleği
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Manavın işi veya mesleği
                    
                    
 - TAVLAMAK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek
                    
                    
 - 
                    
                        Yolsuz ve kolay kazanç umudu vererek dolandırmak
                    
                    
 - 
                    
                        Ümit vererek kandırmak, kendine bağlamak, aldatmak
                    
                    
 - 
                    
                        Karşı cinsin gönlünü çelmek, kandırıp elde etmek
                    
                    
- "Hiçbir namuslu insan kendisine gönül vermiş bir kızdan, tavladım, diye söz etmez." (Orhan Kemal)
 
 
 - 
                        [-i]
                    
                        İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek
                    
                    
 - HAVLAYIŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Havlama işi veya biçimi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Havlama işi veya biçimi
                    
                    
 - PİLAVLIK
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Pilav yapmaya elverişli
                    
                    
- "Pilavlık pirinç."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Pilav yapmaya elverişli
                    
                    
 - DEVLETLE
 - 
    
- 
                    
                        "güle güle'" yerine kullanılan bir uğurlama sözü
                    
                    
- "Türkiye Devleti."
 
 
 - 
                    
                        "güle güle'" yerine kullanılan bir uğurlama sözü
                    
                    
 - AVLANMAK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Avlama işine konu olmak
                    
                    
 - 
                    
                        Ava gitmek, ava çıkmak, av için dolaşmak
                    
                    
- "Ben her yıl bu ormanda avlanırım."
 
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Avlama işine konu olmak
                    
                    
 - HAVLANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Havlanmak durumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Havlanmak durumu