İçinde vi olan 6 harfli 99 kelime var. İçerisinde Vİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında vi olan kelimeler listesine ya da Sonu vi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇERVİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi
-
Yemeğin sulu kısmı
-
[isim]
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi
- GÖKEVİ
-
-
[isim]
Gök olaylarını yıldızların, güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbenin iç yüzeyinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, yıldızlık, planetaryum
-
[isim]
Gök olaylarını yıldızların, güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbenin iç yüzeyinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, yıldızlık, planetaryum
- PERVİN
- ...
- TASVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Betimleme
- "Bu, Salihli sokaklarında tasvire sığmaz bir kargaşalık ve vaveyla idi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Onun hayatını tasvir eden bir kitap elime geçti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "... beyim, dadılar, tayalarla şımartılmış, kuş sütüyle beslenmiş, beyaz, tüysüz, oğlandan çok kıza yakın, tasvir gibi bir civan." (Haldun Taner)
-
Betim
-
Resim
-
[isim]
Betimleme
- VİTRİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir dükkân veya mağazanın sokaktan camla ayrılan ve mal sergilemek için kullanılan yeri, sergen
- "Sarışın bir kız, pastacının vitrinine dikkatle bakıyordu." (Peyami Safa)
-
İçine konan şeylerin görünmesi için yapılmış camlı dolap
- "Vitrinin yan aynasında eşyayı seyreder gibi görünerek kendime de bakıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir dükkân veya mağazanın sokaktan camla ayrılan ve mal sergilemek için kullanılan yeri, sergen
- SEVİNÇ
-
-
[isim]
İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku
- "Yaşama sevinci her şeyin yerini tutar." (Refik Halit Karay)
- "Şu mendilini burnuna tutmuş, sevinç yaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı." (Haldun Taner)
-
[isim]
İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku
- VİDOLU
-
-
[sıfat]
Vido ile oynanan
- "Vidolu bezik partisi."
-
[sıfat]
Vido ile oynanan
- VİDALA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi
-
[isim]
Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi
- MİDEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Mide ile ilgili olan
-
Mideye uygun olan, mideye iyi gelen
-
[sıfat]
Mide ile ilgili olan
- EVİRME
-
-
[isim]
Evirtim
-
Bir önermenin konusunu yüklem, yüklemini de konu durumuna getirerek vargısı doğru olan yeni bir önerme çıkarma, akis: "Hiçbir insan ölümsüz değildir" önermesinden evirme yoluyla "hiçbir ölümsüz insan değildir" önermesi çıkarılabilir
-
[isim]
Evirtim
- TESVİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karalama, müsvedde yapma
-
[isim]
Karalama, müsvedde yapma
- KIZEVİ
-
-
[isim]
Evlilikte kız tarafı
-
[isim]
Evlilikte kız tarafı
- TEDAVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma
- "Hastadır diye tedavisine koşanların haddi hesabı yoktu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme
- "Artık geri dönmek, istemeden açtığım yarayı tedavi etmek zamanı gelmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma
- AİLEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aile ile ilgili
- "Ailevi bir laubalilikle genç adam, köşe koltuğuna kuruldu." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Aile ile ilgili
- UHREVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Öbür dünya ile ilgili, ahiret ile ilgili, dünyevi karşıtı
- "Ve ufkumuzu / Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk / Havayı dolduran uhrevi ahenk" (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Öbür dünya ile ilgili, ahiret ile ilgili, dünyevi karşıtı
- VİRANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı
- "Viranede oynayan çocukların sesleri gittikçe azalıyor." (Peyami Safa)
-
Yıkılmış veya yanmış olan yapılardan geriye kalan, yıkıntı, ören
- "Kim bilir hangi viranelerden, tarlalardan, bahçelerden ... kucak kucak odun, çalı çırpı toplayıp getiriyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı
- CANEVİ
-
-
[isim]
Kalbin altındaki bölge
- "Yazın susamışken birdenbire bir soğuk su içtiniz mi bir sancı, bir ağırlık oturuverir; öyle bir şey oturdu canevime." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Zeki bakışı, hınzır nükteleriyle beni canevinden vurmaktan geri kalmadı." (Tomris Uyar)
-
En duyarlı yer, yürek
- "Bir çift göz istiyorum, canevimi görecek." (Behçet Kemal Çağlar)
-
[isim]
Kalbin altındaki bölge
- SEVİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzey
- "Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Düzey
- ŞEHEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şehvetle ilgili, kösnül, erotik
-
[sıfat]
Şehvetle ilgili, kösnül, erotik
- SENEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yıllık
-
[sıfat]
Yıllık