İçinde verme olan 6 harfli 2 kelime var. İçerisinde VERME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında verme olan kelimeler listesine ya da Sonu verme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E M R V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
VEREM, VERME
4 Harfli Kelimeler
ERME, EVRE, VERE
2 Harfli Kelimeler
EM, ER, EV, ME, RE, VE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EVERME
-
-
[isim]
Evermek işi
-
[isim]
Evermek işi
- VERMEK
-
-
[-i]
Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- "Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." (Ömer Seyfettin)
- "Pek sıkıldık mı atla bir vapura, ver elini İstanbul." (Atilla İlhan)
- "... bunca yıl yalan okuduk, yalan dinledik / Aklına kim gelirse bağır, ver veriştir." (Necati Cumalı)
-
Bırakmak veya bağışlamak
- "Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün, diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Ondan bilmek, atfetmek
- "Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi..." (Falih Rıfkı Atay)
-
Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- "Geçenlerde bir derginin, 'Eski ünlüler ne yapıyor?' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum." (Haldun Taner)
-
Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- "Arabanın burnunu, en tenha kahvelerden birinin önünde, rıhtıma verdiler." (Atilla İlhan)
-
Herhangi bir duruma yol açmak
- "Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak
- "Yemek vermek. Balo vermek."
-
Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek
- "Konser vermek. Resital vermek."
-
Topluluk önünde bilimsel konudaki bildirisini sunmak
- "Konferans vermek."
-
Satmak
- "Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul."
-
Kızı, kadını biriyle evlendirmek
- "Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Ödemek
- "Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler." (Peyami Safa)
-
Yaymak
- "Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek."
-
Bitki ve ağaç, ürün üretmek
- "Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak
- "Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor." (Refik Halit Karay)
-
Hepsini herhangi bir duruma sokmak
- "Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek."
-
Sahip olmasını sağlamak
-
Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek
- "Hareket vermek. Biçim vermek."
-
Tespit etmek
- "Randevu vermek. Ad vermek."
-
Kazandırmak, katmak
- "Tat, çeşni vermek."
-
Ayırmak, harcamak
- "Emek vermek. Zaman vermek."
-
Dayamak
- "Duvara sırtını verip çömeldi."
-
[yardımcı fiil]
Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
- "alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek."
-
[-i]
Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek