İçinde va olan 7 harfli 199 kelime var. İçerisinde VA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında va olan kelimeler listesine ya da Sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VADESİZ
-
-
[sıfat]
Vadesi olmayan
-
Süresi sınırlandırılmamış
-
[sıfat]
Vadesi olmayan
- HACİVAT
- ...
- KARAVAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir otomobilin arkasına takılan, hem taşıt hem konut olarak kullanılan üstü kapalı araç
-
[isim]
Bir otomobilin arkasına takılan, hem taşıt hem konut olarak kullanılan üstü kapalı araç
- VANUATU
- ...
- KAVALYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek
- "Kadınların karşısına da yine bekârlardan ve karısı yanında olmayan erkeklerden bir kavalye grubu diziliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kibar erkek
-
[isim]
Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek
- PENUVAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür sabahlık
-
[isim]
Bir tür sabahlık
- VAKİTLİ
-
-
[sıfat]
Zamanında yapılan, zamanında olan
- "Bu, vakitli bir iş sayılmaz."
-
[sıfat]
Zamanında yapılan, zamanında olan
- VASİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği şey
- "Şimdiki hür Türkiye halkının yarınki hür Türkiye halkına vasiyeti işte budur." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Vasiyetname
-
[isim]
Bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği şey
- KAVANÇO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelkeni bir bordadan öbür bordaya geçirme
-
Değiştirme, aynı türden bir şeyin yerine bir başkasını koyma
-
Bir işi başka birine yükleme, başına sarma
-
[isim]
Yelkeni bir bordadan öbür bordaya geçirme
- AKKAVAK
-
-
[isim]
Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir kavak türü, akçakavak, Hollanda kavağı (Populus alba)
-
[isim]
Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir kavak türü, akçakavak, Hollanda kavağı (Populus alba)
- VADETME
-
-
[isim]
Vadetmek işi veya durumu
-
[isim]
Vadetmek işi veya durumu
- VALELİK
- ...
- ÇAVALYE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çavela
-
[isim]
Çavela
- TUVALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
- "Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim." (Peyami Safa)
-
Abiye
- "Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet." (Tarık Buğra)
-
Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne
-
Sidik veya dışkı
-
İnsanın dışkısıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, hela, kenef, memişhane, kademhane
- "Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
- KARAVAŞ
-
-
[isim]
Savaşta tutsak edilen veya satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı bulunan kadın, kul
-
[isim]
Savaşta tutsak edilen veya satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı bulunan kadın, kul
- KIVANIŞ
-
-
[isim]
Kıvanma işi veya biçimi
-
[isim]
Kıvanma işi veya biçimi
- KAVALCI
-
-
[isim]
Kaval yapan, satan veya çalan kimse
-
[isim]
Kaval yapan, satan veya çalan kimse
- CILKAVA
-
-
[isim]
Kurdun veya tilkinin ense postundan yapılan kürk
- "Sırtına da almış cılkava kürkü / Köroğlu söyledi üç beyit türkü." (Halk türküsü)
-
[isim]
Kurdun veya tilkinin ense postundan yapılan kürk
- VAROLUŞ
-
-
[isim]
Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, öz karşıtı
- "Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, öz karşıtı
- ZEVAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin dışarıdan görünüşü, dış yüz, görünüm
- "Öyle yapmakla beraber zevahiri kurtarıyor, konuşuyor, gülüşüyordum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir şeyin dışarıdan görünüşü, dış yüz, görünüm