İçinde va olan 5 harfli 127 kelime var. İçerisinde VA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında va olan kelimeler listesine ya da Sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PRUVA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin veya sandalın ön tarafı, baş bölümü
- "Gök çakınca pruvadaki gemici: Oradalar! diye gösterdi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Geminin veya sandalın ön tarafı, baş bölümü
- KIVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıvılarda koyuluk, yoğunluk
- "Bal kıvamında."
- "Yumurtayla zeytinyağı kıvamını bulunca bir kaşıkla onu soğumuş levreğin üstüne gezdireceksin." (Orhan Veli Kanık)
-
Sıvıların koyuluk derecesi
-
Bir şeyin en uygun zaman veya durumu
-
Spor çalışmalarında başarılı olunabilmesi için fizik ve moral yönünden istenilen iyi durum
-
[isim]
Sıvılarda koyuluk, yoğunluk
- KOVAN
-
-
[isim]
Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık
- "İşte, etrafa yayılan top kovanları, kırık tüfekler, fişek yığınları..." (Halide Edip Adıvar)
-
Çoğunlukla toprak veya tahtadan yapılan arı barınağı
-
Yayık
-
[isim]
Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık
- HAVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
-
Havan topu
-
Tütün kıyma makinesi
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
- DİVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis
- "Araba yürürken karşımda divan durur gibi el pençe duruyor." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topladıkları eser
-
Sedir
- "Köşedeki divana oturmuş, ayaklarını karşısındaki koltuğa dayamıştı." (Ömer Seyfettin)
-
Meclis
- "Çok geçmeden ortadaki masanın etrafında akşamki divan tekrar kurulmuş bulunuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis
- VAHİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi
- "Bir ilham istiyorum bir gün vahye erecek." (Behçet Kemal Çağlar)
-
Bu biçimde bildirilen buyruk
-
[isim]
Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi
- SELVA
-
Kelime Kökeni : Portekizce
-
[isim]
Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi Ekvator bölgesindeki büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlar
-
[isim]
Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi Ekvator bölgesindeki büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlar
- CEVAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İzin, müsaade
- "... silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği durumlarda." (Anayasa)
-
[isim]
İzin, müsaade
- UNVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san
- "Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı / Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür." (Ziya Gökalp)
-
[isim]
Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san
- VATOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Köpek balıklarından, sırtında büyük dikenleri olan, kuma gömülü olarak yaşayan bir balık (Raja clavata)
- "Sahilin üç metre gerisinde vatoz ölüleri, iri iri şeytan minareleri..." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Köpek balıklarından, sırtında büyük dikenleri olan, kuma gömülü olarak yaşayan bir balık (Raja clavata)
- AKVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kavimler
-
[isim]
Kavimler
- LİVAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet
- "Keçi kellesinin ince derisini parça parça kesip de ağlara takmak için hazır edip livarına tıktığı zaman ..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz
-
[isim]
Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet
- ELVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Renkler
-
[sıfat]
Türlü renklerde olan
- "Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi." (Halk türküsü)
-
[isim]
Renkler
- LAVAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir işlem sonrası, metal yüzeyleri su ile yıkama
- "Nuruosmaniye Semti'ndeki kârgir evinden, hastalarına lavaj yaparken, siyah çarşafını taktırarak bir kupa arabasına bindirip acele gitmişlerdi." (Refik Halit Karay)
-
Bir organı su vererek yıkayıp temizleme
-
[isim]
Bir işlem sonrası, metal yüzeyleri su ile yıkama
- SAVAP
- ...
- SİVAS
- ...
- VARİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
-
[isim]
Toplardamar genişlemesi, ordubozan
- TUVAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerine resim yapılan, gerdirilmiş keten, kenevir veya pamuklu kaba kumaş
-
Bu kumaşın üzerine yapılmış tablo
-
[isim]
Üzerine resim yapılan, gerdirilmiş keten, kenevir veya pamuklu kaba kumaş
- AVAZE
- ...
- SEVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verileceğine inanılan ödül
- "Bunun günahı değil, olsa olsa sevabı vardır." (Haldun Taner)
- "Gülsüm'ün sevinci sade sevap kazanmak ümidinden doğmuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tanrı tarafından ödüllendirileceğine inanılan davranış
-
[isim]
Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verileceğine inanılan ödül