İçinde va olan 5 harfli 127 kelime var. İçerisinde VA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında va olan kelimeler listesine ya da Sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AHVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Durumlar, hâller, vaziyetler
- "İşte, bu ahval ve şerait içinde vazifen..." (Atatürk)
-
Davranışlar
-
Olaylar
- "Agâh Bey dünya ahvalinden habersiz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Durumlar, hâller, vaziyetler
- VAROŞ
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Kent veya kasabada dış mahalle
- "Bütün kasabanın varoşları boyunca kıvrıla kıvrıla akıp giden bu çaya, ben yakın bir ilgiyle bağlıydım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kent veya kasabada dış mahalle
- AVARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak
- "Avare insanlar."
- "Aşkıyla avare olduğum komşu güzeli." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak
- VAKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zaman
- "Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Fakat sandal sahibi olur olmaz zaten yarı keyif, yarı kazanç için vakit öldürdüğü balıkçılık sanatında karar kılmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sabah, öğle, akşam gibi hani vakit saat aradıkları yok." (Burhan Felek)
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler
- "Yemek vakti. Şimdi bunun vakti değil."
-
Çağ
- "Vaktin bilginleri."
-
Belirlenmiş olan zaman
- "Kâhya - vakit gayri Süleyman, haber saldık gelecekler, pamuklar da kıvamına geldi - demişti." (Samim Kocagöz)
-
Zaman anlatan kelimelere belirtilen durumunda geldiğinde "iken" anlamı veren bir söz
-
Geçim, para bakımından elverişli durum
- "Onun bu kadar para vermeye vakti yok."
-
[isim]
Zaman
- GEVAŞ
- ...
- HAVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
-
Havan topu
-
Tütün kıyma makinesi
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
- VAHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağır, korkulu, çok tehlikeli
- "Siz sağlam bir vücutta mutlaka vahim bir illet bulmak hevesine düşmüşsünüz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Ağır, korkulu, çok tehlikeli
- VAHİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi
- "Bir ilham istiyorum bir gün vahye erecek." (Behçet Kemal Çağlar)
-
Bu biçimde bildirilen buyruk
-
[isim]
Bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesi
- VATKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça
-
[isim]
Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine konulan parça
- CİVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yakışıklı genç erkek veya genç kadın
- "Henüz on yedi yaşında pembe, beyaz, saf, masum bir civandı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Genç ve yakışıklı
- "Handan gibi civan bir kız verir de içilmez mi?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yakışıklı genç erkek veya genç kadın
- CEVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
- "Belindeki önlüğü çıkarmaya uğraşıyor, cevap arıyor gibi düşünüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun lakırtı söylemeye niyeti olmadığını göstererek kendisi cevap verdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
- EYVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Teras, sundurma, ayvan
-
Bir tarafı dışarıya açık olan oda, ayvan
-
[isim]
Teras, sundurma, ayvan
- VARTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tehlikeli durum
- "O insanlar ki hayatın bir bakıma ne korkunç vartaları olabileceğini vaktinde anlamışlar, işlerini becerip kılıçlarını kuşanmışlar..." (Peyami Safa)
- "Bu uzun zaman boyunca, kim bilir neler çekmiş, ne vartalardan atlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Her türlü vartayı kazasız belasız atlatıp..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Tehlikeli durum
- VARDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[ünlem]
"Dikkat et, savul, destur" anlamlarında bir seslenme sözü
-
[ünlem]
"Dikkat et, savul, destur" anlamlarında bir seslenme sözü
- KAVAL
-
-
[isim]
Genellikle kamıştan yapılan, daha çok çobanların çaldığı, yumuşak sesli, üflemeli bir çalgı
- "Yediği çilek ve çiğdem, ninnisi kaval ve bülbül, arkadaşı turna ve keklik imiş." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Genellikle kamıştan yapılan, daha çok çobanların çaldığı, yumuşak sesli, üflemeli bir çalgı
- VARAN
-
-
[sıfat]
Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz
- "Varan bir. Varan iki."
-
[sıfat]
Bir olayın tek kalmayıp arkadan daha başkalarının gelebileceğini anlatmak için birden başlayarak sıra ile sayıların başına getirilen bir söz
- VARAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaprak
-
Yazılı kâğıt, varaka
-
Altın, gümüş veya başka madenler dövülerek oluşturulan ince, parlak yaprak
-
[isim]
Yaprak
- PERVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çekinme, sakınma, korku
- "Islanmışın yağmurdan pervası mı olur?" (Rıfat Ilgaz)
-
[isim]
Çekinme, sakınma, korku
- ELVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Renkler
-
[sıfat]
Türlü renklerde olan
- "Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi." (Halk türküsü)
-
[isim]
Renkler
- AYVAN
-
-
[isim]
Eyvan
-
[isim]
Eyvan