İçinde uç olan 4 harfli 10 kelime var. İçerisinde UÇ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uç olan kelimeler listesine ya da Sonu uç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UÇUK
-
-
[sıfat]
Uçmuş, soluk
- "Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur." (Refik Halit Karay)
-
Açık (renk)
- "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık..." (Peyami Safa)
-
Hafif, belirsiz
- "Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız." (Atilla İlhan)
-
Deli dolu
-
[sıfat]
Uçmuş, soluk
- AVUÇ
-
-
[isim]
Elin iç tarafı, apaz, hapaz
- "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse, avuçlarını açarlar." (Haldun Taner)
- "Sen avucunu yalarsın! Beni daha fazla rahatsız etme, tamam mı?" (Erhan Bener)
- "Sizin analarınızın, babalarınızın hayat idealini avucumun içi gibi bilirim." (Haldun Taner)
-
Elin yarı yumulmuş durumu
- "Buğdayı avucu ile aldı."
-
[isim]
Elin iç tarafı, apaz, hapaz
- UÇMA
-
-
[isim]
Uçmak işi
-
[isim]
Uçmak işi
- UÇUŞ
-
-
[isim]
Uçma işi veya biçimi
- "Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Uçma işi veya biçimi
- UÇLU
-
-
[sıfat]
Ucu olan, ucu çıkan
- "Bu iki uçlu davanın ise bence bir tek hedefi vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Filtreli (sigara)
-
[sıfat]
Ucu olan, ucu çıkan
- MUÇO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerde çalışan küçük yaştaki tayfa yamağı, miço
-
Meyhaneci çırağı
-
[isim]
Gemilerde çalışan küçük yaştaki tayfa yamağı, miço
- UÇAK
-
-
[isim]
Kanatlarının altına havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı, tayyare
-
[isim]
Kanatlarının altına havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı, tayyare
- UÇUN
-
-
[isim]
Bayrağın uçkurluk karşısındaki kenarı
-
[isim]
Bayrağın uçkurluk karşısındaki kenarı
- ORUÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- "Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!" (Necati Cumalı)
- "Akşam Rabia ile beraber oruç bozuyor, iftar ediyoruz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma
- "Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- UÇAR
-
-
[sıfat]
Uçan, uçucu
-
[sıfat]
Uçan, uçucu