İçinde ur olan 7 harfli 225 kelime var. İçerisinde UR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ur olan kelimeler listesine ya da Sonu ur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVURGA
-
-
[isim]
Buğday, mısır vb. tahılların kuru yemiş gibi yenilmek için ateşte kavrulmuşu
-
[isim]
Buğday, mısır vb. tahılların kuru yemiş gibi yenilmek için ateşte kavrulmuşu
- KURTÇUK
-
-
[isim]
Bazı hayvanların, özellikle böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra, krizalit veya ergin karakterlerini kazanmadan önceki evresi, sürfe, larva
-
[isim]
Bazı hayvanların, özellikle böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra, krizalit veya ergin karakterlerini kazanmadan önceki evresi, sürfe, larva
- URBASIZ
- ...
- OTURMUŞ
-
-
[sıfat]
Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş
- "Oturmuş bir kurum."
-
[sıfat]
Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş
- POTURLU
-
-
[sıfat]
Potur giymiş olan
- "Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Potur giymiş olan
- VURGULU
-
-
[sıfat]
Vurgu ile söylenen
- "Vurgulu kelime. Vurgulu hece."
-
Üstünde önemle durularak, dikkat çekilerek
- "Vurgulu konuştu."
-
[sıfat]
Vurgu ile söylenen
- YURTLUK
-
-
[isim]
Malikâne
-
Bir yerin gelirinin bir kimseye yalnız ölünceye kadar kullanılması şartıyla ayrılması yöntemi
-
[isim]
Malikâne
- BURAĞAN
-
-
[isim]
Güçlü esen rüzgâr
-
[isim]
Güçlü esen rüzgâr
- MEFKURE
- ...
- URUGUAY
- ...
- ŞURUPÇU
- ...
- TURŞULU
- ...
- ZURNALI
- ...
- KAMBURA
-
-
[isim]
Kitapların ciltlenmesiyle sırt bölümünde oluşan yuvarlaklık
-
[isim]
Kitapların ciltlenmesiyle sırt bölümünde oluşan yuvarlaklık
- OSURGAN
-
-
[sıfat]
Çok yellenen
-
[sıfat]
Çok yellenen
- KURUYUŞ
-
-
[isim]
Kuruma işi veya biçimi
-
[isim]
Kuruma işi veya biçimi
- MURASSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Değerli taşlarla bezenmiş, cevahirle süslenmiş
- "Cemal Paşa'nın göğsünde murassa bir nişan takılıyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Değerli taşlarla bezenmiş, cevahirle süslenmiş
- OTURMAK
-
-
[-e]
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
- "Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Daha ilk gecesinden karı lafı ile oturup kalkmaya başlarsa konu nereye varır?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak
- "Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız." (Tarık Dursun K)
-
[-i]
Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak
- "Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti." (Tarık Buğra)
-
[-de]
Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek
- "Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak
- "Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?"
-
[nsz]
Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek
- "Temelin bu tarafı on santim oturmuş."
-
[-le]
Biriyle beraber yaşamak
- "O günden beri, enişte beyle oturuyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
- "Bu saat, kendimi bildim bileli sofraya oturma saatimizdir." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yer almak, geçmek
- "Valilik makamına oturdu."
-
[nsz]
Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek
- "Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu."
-
Belli bir yörüngede dönmeye başlamak
- "Uydu yörüngeye oturdu."
-
Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
-
[nsz]
Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak
- "Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Mal olmak
- "Bu bize pahalıya oturdu."
-
[-e]
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
- BURUNLU
-
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde burnu olan
- "Dördü de birbirine benzeyen zayıf, kanca burunlu çocuklardı." (Haldun Taner)
-
Çıkıntısı olan
-
Kendini beğenmiş, kibirli
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde burnu olan
- ONURSAL
-
-
[sıfat]
Saygı için verilen veya övünç için kabul edilen, fahri (başkanlık, üyelik, profesörlük vb. unvan)
-
[sıfat]
Saygı için verilen veya övünç için kabul edilen, fahri (başkanlık, üyelik, profesörlük vb. unvan)