İçinde ur olan 6 harfli 157 kelime var. İçerisinde UR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ur olan kelimeler listesine ya da Sonu ur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GURUBİ
- ...
- BURKUK
-
-
[sıfat]
Burkulmuş olan
-
[sıfat]
Burkulmuş olan
- KURTÇA
- ...
- KAMBUR
-
-
[isim]
Bel veya göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur
- "Mavi gözlü, köse, kamburu çıkmış bir ihtiyardı." (Ömer Seyfettin)
-
Bazı hayvanların sırtındaki çıkıntı
- "Gümüş saplı bastonuna dayanarak yürüyen kamburu çıkmış kadit bir âyan azası misali, ağır ağır bizim tarafa geçti." (Haldun Taner)
-
Yapı veya eşyada dışarıya doğru eğrilme
-
[sıfat]
Vücudunda bu tümsek bulunan (kimse)
-
Sıkıntı, dert
-
[isim]
Bel veya göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur
- DURMAK
-
-
[nsz]
Hareketsiz durumda olmak
- "Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Dur! Bu işi ben yaparım. Durun hele, bakalım ne olacak!"
- "Gayri bana dur durak yok... Muhasebe müdürü ... çalışmamdan hoşnut değilmiş." (Tarık Dursun K)
-
İşlemez olmak, çalışmamak
- "Bileğimdeki saat durmuş." (Aka Gündüz)
-
Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek
- "Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim." (Necati Cumalı)
-
Dinmek, kesilmek
- "Yağmur durdu."
-
Varlığını sürdürmek
- "Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor."
-
Var olmak
- "Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?"
-
Beklemek, dikilmek
- "Oturacak değil, ayakta duracak yer yok." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yaşamak
- "Anneannen duruyor mu?"
-
Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak
- "Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?"
-
Kalmak
- "Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış!" (Mahmut Yesari)
-
Bir yerde olmak veya bulunmak
- "Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu." (Tarık Buğra)
-
Belli bir durumda, bir görevde bulunmak
- "Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum." (Haldun Taner)
-
Ara vermek
- "Sabahtan beri hiç durmadım."
-
Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek
-
[yardımcı fiil]
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi
-
[nsz]
Hareketsiz durumda olmak
- UĞURLU
-
-
[sıfat]
Uğuru olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutlu, tekin, kademli, meymenetli, mübarek
- "Mayıs, İstanbullular ve Türkler için İstanbul'un fethedildiği ay olması itibarıyla uğurlu aydır." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Uğuru olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutlu, tekin, kademli, meymenetli, mübarek
- MASTUR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[sıfat]
Mastor
-
[sıfat]
Mastor
- UÇURMA
-
-
[isim]
Uçurmak işi
-
[isim]
Uçurmak işi
- URANÜS
- ...
- MAĞDUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Haksızlığa uğramış (kimse), kıygın
- "Efendiler, asırlardır şarkta mağdur ve mazlum olan milletimiz..." (Atatürk)
-
[sıfat]
Haksızlığa uğramış (kimse), kıygın
- MEŞHUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
- "Yeni Park gazinosunda kasabanın meşhur kara dut şerbetiyle beraber bir parça da içki içilir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
- ŞUURLU
-
-
[sıfat]
Bilinçli
- "Şuurlu bir anlayışla olmaksızın, ben de ister istemez aynı havaya kapılmıştım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bilinçli
- URUMCA
- ...
- BURSLU
-
-
[sıfat]
Burs alan, bursu olan
-
[sıfat]
Burs alan, bursu olan
- ŞAHTUR
-
-
[isim]
İnce donanma gemilerinden biri
-
[isim]
İnce donanma gemilerinden biri
- FAĞFUR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çin imparatorlarına verilen unvan
-
Çin'de yapılmış kâse, tabak, vazo vb. porselen eşya
-
[isim]
Çin imparatorlarına verilen unvan
- KURULU
-
-
[sıfat]
Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş
- "Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı." (Burhan Günel)
-
[sıfat]
Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş
- ABAJUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi
-
Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba
- "... baş ucundaki abajuru açık bırakmıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi
- BURNAZ
-
-
[sıfat]
İri ve uzun burunlu
-
[sıfat]
İri ve uzun burunlu
- MAHZUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sakınca
- "Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Engel
-
[isim]
Sakınca