İçinde ur olan 6 harfli 157 kelime var. İçerisinde UR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ur olan kelimeler listesine ya da Sonu ur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MENFUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici

HURAFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dine sonradan girmiş yanlış inanç

MASURA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Karton, tahta veya plastikten yapılan, üzerine şerit, iplik vb. sarılan koni veya silindir
  2. Çeşme zıvanası
  3. Bir akarsu ölçü birimi

KURULU

  1. [sıfat] Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş
    • "Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı." (Burhan Günel)

ONURLU

  1. [sıfat] Onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli, gururlu
    • "Hint kızları onun için şaşılacak derecede mahcup, çekingen ve onurludur." (Haldun Taner)

ÇİPURA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Karagöz balığına benzer, eti beyaz bir Akdeniz balığı (Aurata aurata)
    • "Yarın İzmir'deyiz! Gelsin buz gibi arslan sütü, meze de çipura, dedi." (Halikarnas Balıkçısı)

GURBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
    • "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
    • "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)

TURİST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dinlenme, eğlenme, görme, tanıma vb. amaçlarla geziye çıkan kimse, gezgin, gezmen, seyyah
    • "O zamanki Boğaziçi'nin turizm idaresi yok fakat turistleri çoktu." (Abdülhak Şinasi Hisar)

YOĞURT

  1. [isim] Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
    • "Köylüler gelirdi bakraçlarıyla pazara yoğurt satmaya." (Sait Faik Abasıyanık)

MAHMUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde olan
  2. Uykudan sonra üzerinde sersemlik, ağırlık bulunan
  3. Süzgün, dalgın bakışlı (göz)

ETOBUR

  1. [sıfat] Dişleri et yiyecek biçimde olan, omurgalı, memeli (hayvan), etçil, karnivor

TURGAY

  1. [isim] Toygar

TURGOR

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Hücrenin çok su çekerek şişmesi, öz suyunun kıvamının azalması

KURMAK

  1. [-i] Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek
    • "Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Hazırlamak
    • "Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak." (Refik Halit Karay)
  3. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek
    • "Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor." (Haldun Taner)
  4. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak
    • "Turşu kurmak."
  5. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek
    • "Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi?" (Orhan Seyfi Orhon)
  6. Yapmak, inşa etmek
    • "Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım." (Nurullah ataç)
  7. Yapmak, oluşturmak
    • "Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular." (Ömer Seyfettin)
  8. Ortaklık sağlamak
  9. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek
    • "Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu." (Tarık Buğra)
  10. Bir araya getirmek, toplamak
    • "Divan kurmak."
  11. Gizlice hazırlamak, tasarlamak
    • "Çocukların top oynadıkları kumluktan iskeleye doğru yürürken hep planlar kuruyordu." (Cahit Uçuk)
  12. Düşünmek
    • "Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Aklına koymak
    • "O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz."
  14. Zihinde büyütmek
    • "Bayram ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu." (Halide Edip Adıvar)
  15. Sağlamak, oluşturmak
    • "Dostluk kurmak. İlişki kurmak."
  16. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek

VURUCU

  1. [sıfat] Vuran, silah attığında hedefini vuran

TURİZM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dinlenme, eğlenme, görme, tanıma vb. amaçlarla yapılan gezi
  2. Bir ülkeye veya bir bölgeye turist çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümü

MENŞUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yayılmış, dağıtılmış, neşredilmiş
  2. [isim] Prizma
  3. [isim] Padişah tarafından verilen vezirlik vb. bir unvanı gösteren bir ferman türü

MEŞHUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)
    • "Yeni Park gazinosunda kasabanın meşhur kara dut şerbetiyle beraber bir parça da içki içilir." (Reşat Nuri Güntekin)

KURNAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz
    • "Nedim kurnaz, benden iki gün evvel izin aldı." (Aka Gündüz)

HURUFİ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü