İçinde uma olan 7 harfli 29 kelime var. İçerisinde UMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uma olan kelimeler listesine ya da Sonu uma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KUKUMAV
- ...
- KUMASIZ
-
-
[sıfat]
Kuması olmayan
-
[sıfat]
Kuması olmayan
- DOKUMAK
-
-
[-i]
Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak
- "Bir tezgâhta tülbent dokuyan narin bir kıza âşık oldum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
En ince noktalarına kadar özen göstererek, emek vererek ortaya çıkarmak
-
Ağacın yemişlerini sırıkla vurarak indirmek
-
[-i]
Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak
- PORSUMA
-
-
[isim]
Porsumak işi veya durumu
-
[isim]
Porsumak işi veya durumu
- UMARSIZ
-
-
[sıfat]
Çaresiz bir biçimde, çıkar yolu olmaksızın
- "... bir yalıya yaslanıp Sait için umarsız gözyaşları dökmeye vakit bulalım." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Çaresiz bir biçimde, çıkar yolu olmaksızın
- SATSUMA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kabuğu kolay soyulabilen, güzel kokulu bir mandalina türü
-
[isim]
Kabuğu kolay soyulabilen, güzel kokulu bir mandalina türü
- KUMANDI
- ...
- KURUMAK
-
-
[nsz]
Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
- "Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek
-
Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
- "Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
- "Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu." (Refik Halit Karay)
-
Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
- "Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
- KUMANDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Komuta
-
Elektronik aygıtları belli bir uzaklıktan yönetmeye yarayan kablosuz alet
- "Büyük kuvvetlere kumanda etmek istiyorum, demişti." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Komuta
- BURCUMA
-
-
[isim]
Burcumak işi
-
[isim]
Burcumak işi
- KUMAŞLI
-
-
[sıfat]
Kumaşı olan
- "Esvapları buruşuk kumaşlı, gülünç şeylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kumaşı olan
- OBRUMAK
- ...
- MALUMAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilgi
- "Bu hakikatler artık çocukların bildikleri en basit malumat sırasına geçmiştir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Bilgi
- KUMKUMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük testi, çömlek
-
Kötü, olumsuz bir özelliği kendinde fazlasıyla toplayan kimse, olay, olgu veya yer
- "Dedikodu kumkuması."
- "Burnundan kıl aldırmayacak kadar kompleks kumkuması bir adamdı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük testi, çömlek
- ÇAYCUMA
- ...
- KUMAŞÇI
-
-
[isim]
Kumaş üreten veya satan kimse
-
[isim]
Kumaş üreten veya satan kimse
- SOĞUMAK
-
-
[nsz]
Isısını hızla veya yavaş yavaş yitirerek soğuk duruma gelmek
- "Üşüyorum, vücudumun soğuduğunu duyuyorum, dişlerim birbirine vuruyor." (Refik Halit Karay)
-
[-den]
Birine veya bir şeye duyulan istek, sevgi ve ilgi kalmamak
- "Belki de benim başkasıyla evlenip gidişim üzerine hayattan soğudu, kendini koyverdi." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Isısını hızla veya yavaş yavaş yitirerek soğuk duruma gelmek
- DUMANLI
-
-
[sıfat]
Dumanı olan, duman çıkaran
- "Dumanlı barut."
-
Sisli, sisle örtülü
-
Sıkıntılı, bulanık
- "Karışık rüyalarda görülen manzaralar gibi dumanlı bir sahne." (Aka Gündüz)
-
Esrik, sarhoş
-
[sıfat]
Dumanı olan, duman çıkaran
- HANUMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ev bark, ocak
- "Bu oğlan hanumanımı yıkar benim, derdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Ev bark, ocak
- KUMANCA
- ...