İçinde uma olan 7 harfli 29 kelime var. İçerisinde UMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uma olan kelimeler listesine ya da Sonu uma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A M U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MALUMAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilgi
    • "Bu hakikatler artık çocukların bildikleri en basit malumat sırasına geçmiştir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KUKUMAV
...
KURUMAK

  1. [nsz] Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
    • "Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek
  3. Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
    • "Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
    • "Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu." (Refik Halit Karay)
  5. Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
    • "Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)

KUMANDA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Komuta
  2. Elektronik aygıtları belli bir uzaklıktan yönetmeye yarayan kablosuz alet
    • "Büyük kuvvetlere kumanda etmek istiyorum, demişti." (Falih Rıfkı Atay)

KUMANCA
...
CUMASIZ
...
KUMAŞLI

  1. [sıfat] Kumaşı olan
    • "Esvapları buruşuk kumaşlı, gülünç şeylerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

UMARSIZ

  1. [sıfat] Çaresiz bir biçimde, çıkar yolu olmaksızın
    • "... bir yalıya yaslanıp Sait için umarsız gözyaşları dökmeye vakit bulalım." (Salâh Birsel)

HANUMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ev bark, ocak
    • "Bu oğlan hanumanımı yıkar benim, derdi." (Reşat Nuri Güntekin)

SORUMAK

  1. [-i] Emmek

KUMKUMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Küçük testi, çömlek
  2. Kötü, olumsuz bir özelliği kendinde fazlasıyla toplayan kimse, olay, olgu veya yer
    • "Dedikodu kumkuması."
    • "Burnundan kıl aldırmayacak kadar kompleks kumkuması bir adamdı." (Haldun Taner)

KORUMAK

  1. [-i] Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
    • "Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek
    • "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." (Reşat Enis)
  3. [-i] Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek
    • "Yurdu korumak."
  4. [-i] Tehlikeli, zararlı durumları önlemek
    • "İlaçla meyveleri korudu."
  5. [-i] Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek
    • "Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi."
  6. [-i] Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek
    • "Geleneklerini koruyorlar."
  7. [-i] Karşılamak, denk gelmek
    • "Bu işin geliri masrafını korumaz."

KUMARCI

  1. Kumara düşkün, sürekli kumar oynayan kimse, kumarbaz

RÜSUMAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı mallardan devletçe alınan vergiler
    • "Size ya rüsumat müdürlüğünde yahut da şehir eminliğinde gözü olduğunu söyler." (Refik Halit Karay)

PORSUMA

  1. [isim] Porsumak işi veya durumu

SATSUMA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kabuğu kolay soyulabilen, güzel kokulu bir mandalina türü

SOĞUMAK

  1. [nsz] Isısını hızla veya yavaş yavaş yitirerek soğuk duruma gelmek
    • "Üşüyorum, vücudumun soğuduğunu duyuyorum, dişlerim birbirine vuruyor." (Refik Halit Karay)
  2. [-den] Birine veya bir şeye duyulan istek, sevgi ve ilgi kalmamak
    • "Belki de benim başkasıyla evlenip gidişim üzerine hayattan soğudu, kendini koyverdi." (Haldun Taner)

KUMANDI
...
KUMANYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yolculuk için hazırlanan yiyecek, azık
    • "Her sabah, dağarcığına kumanyasını kor, çıngıraklı kara keçilerini patikalardan dağ aralıklarına sürerdi." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Sefer durumundaki askerler için hazırlanan yiyecek

TARUMAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Dağınık, karışık, perişan
    • "Cemiyetin kuruluşunu tarumar etmek için doğmuş bir ihtilalci gibi tasarlıyordu." (Peyami Safa)
    • "Sen gittin soframız oldu tarumar." (Cahit Sıtkı Tarancı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü