İçinde ulu olan 8 harfli 78 kelime var. İçerisinde ULU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ulu olan kelimeler listesine ya da Sonu ulu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ULULAYIŞ
- ...
- ULULAMAK
-
-
[-i]
Ağırlamak
-
Ulu tutmak, ulu saymak
-
[-i]
Ağırlamak
- MEŞRULUK
-
-
[isim]
Geçerli olma durumu, meşruiyet
-
[isim]
Geçerli olma durumu, meşruiyet
- ORGCULUK
-
-
[isim]
Orgcu olma durumu
-
[isim]
Orgcu olma durumu
- MUTLULUK
-
-
[isim]
Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık
- "Kâmuran'ın bahçesi ikisi arasında tam bir mutluluk durağı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık
- BUZCULUK
-
-
[isim]
Buzcunun işi veya mesleği
-
[isim]
Buzcunun işi veya mesleği
- BULUTÇUK
-
-
[isim]
Küçük bulut
- "Cam kırıklarına benzer, kesici, acıtıcı bulutçukların kayıp kayıp gittikleri bir gökyüzü." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Küçük bulut
- BULUTSUZ
-
-
[sıfat]
Bulutu bulunmayan, açık, berrak
- "Burası seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Bulutu bulunmayan, açık, berrak
- TUZCULUK
-
-
[isim]
Tuzcu olma durumu
-
[isim]
Tuzcu olma durumu
- KAVRULUŞ
-
-
[isim]
Kavrulma işi veya biçimi
-
[isim]
Kavrulma işi veya biçimi
- KUYTULUK
-
-
[isim]
Kuytu olma durumu
- "Mehtapta, çardak altlarının gemi tentesi gibi beyazımsı bir kuytuluğu var." (Refik Halit Karay)
-
Kuytu, sessiz yer
-
[isim]
Kuytu olma durumu
- TUZLULUK
-
-
[isim]
Tuzlu olma durumu
-
Bir litre suda erimiş bulunan tuzların gram olarak belirlenmesi
-
[isim]
Tuzlu olma durumu
- UYUTULUŞ
- ...
- TOPLULUK
-
-
[isim]
Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet
- "Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Aynı yerde bulunan insan kalabalığı
-
Vücudun dolgun olma durumu
-
Sanatçı grubu
-
Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl
- "Çok sayıda amatör topluluk sahneledi Nalınlar'ı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet
- POPÇULUK
-
-
[isim]
Popçunun işi
-
[isim]
Popçunun işi
- HUYLULUK
- ...
- TONLULUK
- ...
- YOLCULUK
-
-
[isim]
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer
- "Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Bu gidiş gelişte geçen süre
-
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme
- "Yolculukla ilgili işlemleri tamamlarken, koltuğuna oturtmuştuk onu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer
- BULUŞMAK
-
-
[nsz]
Bir araya gelmek
-
Karşılaşmak
-
[-de]
Önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek
- "Ertesi gün yine pastacıda buluştular." (Peyami Safa)
-
Kavuşmak
- "Yâr ile buluşsak bir tenha yerde / Duyarlar rakipler söz olur gider." (Âşık Veysel)
-
[nsz]
Bir araya gelmek
- PULUÇLUK
-
-
[isim]
Puluç olma durumu
-
[isim]
Puluç olma durumu