İçinde ul olan 4 harfli 29 kelime var. İçerisinde UL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ul olan kelimeler listesine ya da Sonu ul ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KULP
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kazan, tencere, fincan, dolap, altın vb.nin tutulacak yeri
- "Heybeden çıkardığı kulpu kopuk küçük bir teneke maşrapa ile su getirdi." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Başa çıkılmaz kötülerle, her meziyete kulp takarlar." (Cemil Meriç)
- "Öbür seferler arkasında Servet Bey vardı; bir kulpunu bulur, uzattırıverirdi mühletleri." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Uydurma sebep, bahane
-
[isim]
Kazan, tencere, fincan, dolap, altın vb.nin tutulacak yeri
- ULAH
- ...
- FAUL
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Karşılaşmalarda rakip oyuncuya yapılan kural dışı hareket
-
[isim]
Karşılaşmalarda rakip oyuncuya yapılan kural dışı hareket
- USUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kökler, asıllar
-
Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri
-
[isim]
Kökler, asıllar
- ULUS
-
-
[isim]
Millet
- "Doğrulup gürlüyorsun yeryüzünde yeniden / Her silkinen, kalkınan, kurtulan ulusla sen." (Behçet Kemal Çağlar)
-
[isim]
Millet
- SULU
-
-
[sıfat]
Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı
- "Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Suyu çok olan
- "Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu." (Ömer Seyfettin)
-
İçine su katılmış, sulandırılmış olan
- "Sulu süt."
-
Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse)
- "Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı
- ACUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aceleci
- "Acul bir adam."
-
Hızlı, çabuk
- "Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Aceleci
- OKUL
-
-
[isim]
Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep
- "Daha gelir gelmez, ayağının tozu ile vilayet merkezinin okullarını gezdi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ortaokulun üçüncü yılına geçince okuldan ayrıldı." (Necati Cumalı)
-
Bir okuldaki öğrenci ve görevlilerin bütünü
- "Okul dağıldı."
-
Ekol
-
[isim]
Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep
- ULUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilimler, ilimler
-
[isim]
Bilimler, ilimler
- TULU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güneşin doğması, doğuşu
-
[isim]
Güneşin doğması, doğuşu
- ULAN
-
-
[ünlem]
Ey
- "Ulan, bizim sokak çocukları ne insan şeyler be!" (Memduh Şevket Esendal)
-
Öfke ve nefret anlatan bir seslenme sözü
- "Uşaktım ulan ne olacak, dediği zaman kimse sesini çıkarmazdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[ünlem]
Ey
- RULO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dürülerek boru biçimi verilmiş deri veya kâğıt tomar
-
Boya işlerinde kullanılan emici özelliğe sahip sünger veya sentetik silindir
-
[sıfat]
Silindir biçiminde, içine değişik malzeme konularak hazırlanmış (köfte, pasta, dondurma)
-
[isim]
Dürülerek boru biçimi verilmiş deri veya kâğıt tomar
- ULAŞ
- ...
- BULA
-
-
[isim]
Yenge, amca veya dayı karısı
-
[isim]
Yenge, amca veya dayı karısı
- OĞUL
-
-
[isim]
Erkek evlat
- "Ertesi günü kardeşimin büyük oğlu geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bazı kelimelerin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
- "Hinoğluhin."
-
Bir ana arıyla birlikte kovandan ayrılan, yeni yetişmiş arı topluluğu
- "Oğul arısı."
-
[ünlem]
Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü
- "Bu su onu da devirir oğul!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Erkek evlat
- FULE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Adım aralığı
- "Şimdi geniş fulelerle bayır aşağı koşarken, aferin be, hamlamamışız, diyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Adım aralığı
- ZULA
-
-
[isim]
Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
-
[isim]
Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
- KULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çoğunlukla kare veya silindir biçimindeki yüksek yapı
- "Şu muazzam kule bir mühendisin hayaliydi." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Cihannüma
-
[isim]
Çoğunlukla kare veya silindir biçimindeki yüksek yapı
- ULVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yüce
- "Doktor Hikmet, o vakit tabiatın bu ulvi manzarası karşısında sarsılarak biraz hakikate gelir gibi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Gökle ilgili olan, semavi
-
[sıfat]
Yüce
- ŞULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alev, yalım
- "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Alev, yalım