İçinde tü olan 7 harfli 107 kelime var. İçerisinde TÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tü olan kelimeler listesine ya da Sonu tü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖTTÜRME
-
-
[isim]
Öttürmek işi
-
[isim]
Öttürmek işi
- TÜKETİM
-
-
[isim]
Tüketme işi
-
Üretilen veya yapılan şeylerin kullanılıp harcanması, yoğaltım, istihlak, üretim karşıtı
-
[isim]
Tüketme işi
- BÜKÜNTÜ
-
-
[isim]
Bükme sonucu oluşan biçim veya iz
-
Bağırsakta olan ağrı
-
Dönemeç, viraj
-
[isim]
Bükme sonucu oluşan biçim veya iz
- DÖKÜNTÜ
-
-
[isim]
Dökülmüş, saçılmış şeyler
- "Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir topluluktan geri kalmış kimseler
-
Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi
-
Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı
-
Değersiz, bayağı, ayak takımından olan kimse
- "Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat
- "Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." (Çetin Altan)
-
Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti
-
Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer
-
[isim]
Dökülmüş, saçılmış şeyler
- TÜTSÜLÜ
-
-
[sıfat]
Tütsü yapılmış (yer, kimse veya yiyecek)
-
Bulanık, karışık
- "Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının / Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Tütsü yapılmış (yer, kimse veya yiyecek)
- TÜMÜYLE
- ...
- GÜRÜLTÜ
-
-
[isim]
Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata
- "Gemi baş döndüren bir gürültüyle indi sulara." (Çetin Altan)
- "Barın bütün gürültüsünü bastıran kahkahaları bundan sonra başladı." (Necati Cumalı)
- "Bir gürültü çıkarmadan buradan gidiniz..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Karanlıkta bana çarpıp da gürültü yapmamaya dikkat ederek kapıyı açtım." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Birçok kişinin karıştığı kavga, karışıklık veya tartışma
- "İşçiler arasındaki gürültü."
-
[isim]
Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata
- KÖKTÜRK
- ...
- VİRTÜÖZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir müzik aracını büyük ustalıkla çalabilen sanatçı
- "Ressam için müze görmek ne ise müzisyen için de virtüözlerinin plaklarını dinlemek o imiş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Herhangi bir müzik aracını büyük ustalıkla çalabilen sanatçı
- STATÜKO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum
-
[isim]
Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum
- ATATÜRK
- ...
- DÜTTÜRÜ
-
-
[isim]
Dar ve kısa giysi
-
[sıfat]
Açık saçık, tuhaf ve hafif giyimli (kadın)
-
[isim]
Dar ve kısa giysi
- PÜTÜRGE
- ...
- TÜRKLÜK
- ...
- ÖTÜMSÜZ
-
-
Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan, titreşimsiz ses veren (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, tonsuz, sedasız, sert
-
Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan, titreşimsiz ses veren (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, tonsuz, sedasız, sert
- TÜREMEK
-
-
[nsz]
Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, parçalanıp çoğalmak, üremek
- "Halide Hanım'ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Turan lokantaları, Turan berberleri, Turan ocakları bütün payitahtı sarmış." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir kökten çıkmak
-
[nsz]
Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, parçalanıp çoğalmak, üremek
- TÜLBENT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İnce ve seyrek dokunmuş, hafif ve yumuşak pamuklu bez
- "Orta hâlli hanımlar renkli yeldirmeler giyerler ve beyaz tülbent başörtüleri örtünürlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bu bezden yapılmış baş örtüsü
- "Mürüvvet bacı, limon küfü tülbendini düşmesin diye bir ucundan ısırmış, elinde süzgeçle çıkageldi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
İnce ve seyrek dokunmuş, hafif ve yumuşak pamuklu bez
- TÜLEMEK
- ...
- ÜŞÜTÜCÜ
-
-
[isim]
Üşümeye yol açan şey
- "Sabah serinliği âdeta üşütücü..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Üşümeye yol açan şey
- HÖPÜRTÜ
-
-
[isim]
Höpürdetme biçimi ve tarzı
-
[isim]
Höpürdetme biçimi ve tarzı