İçinde tü olan 6 harfli 70 kelime var. İçerisinde TÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tü olan kelimeler listesine ya da Sonu tü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TÜMLEÇ
-
-
[isim]
Tümleyen şey, mütemmim
-
Genellikle fiilin anlamını çeşitli yönlerden tamamlayan, herhangi bir ad durumunda bulunan, edat alan ad veya tamlama, meful, mütemmim
-
[isim]
Tümleyen şey, mütemmim
- ÜSTÜPÜ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gemi kalafatında, işliklerde, buharlı makinelerde, temizlik işlerinde, otomobilcilikte kullanılan didilmiş kendir
- "Usta ellerinin yağını üstüpüye silerken soruyor." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[isim]
Gemi kalafatında, işliklerde, buharlı makinelerde, temizlik işlerinde, otomobilcilikte kullanılan didilmiş kendir
- ÖĞÜRTÜ
-
-
[isim]
Öğürmek işi
- "İnsan rakı masasının başına eğlenelim, iş görelim diye oturur ve ekseriya eğlence öğürtü, iş gürültü ile biter." (Refik Halit Karay)
-
Öğürürken çıkan ses
- "Cevap beklemeden hastanın öğürtüleri işitilen odaya koştu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Öğürmek işi
- MONTÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli takılarda taşın yerleştirildiği çerçeve
-
Vazo, duvar saati, ayna vb. eşyayı korumak veya kullanışını kolaylaştırmak için yapılan metal, bronz, gümüş çerçeve veya örgü
-
[isim]
Çeşitli takılarda taşın yerleştirildiği çerçeve
- TÜTMEK
-
-
[nsz]
Duman veya buhar çıkarmak
- "Dumanı tütmekte olan bir vapuru görerek artık yerine dönmeyi akıl etti." (Haldun Taner)
-
Dumanı geri vermek
- "Kahvelerin içi tüten ocakla göz gözü görmez bir hâldeydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yaşamak, varlığını sürdürmek
- "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
-
İyi veya kötü kokmak
-
[nsz]
Duman veya buhar çıkarmak
- AKTÜEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Güncel
-
Edimsel
-
[sıfat]
Güncel
- AZOTÜR
- ...
- TÜMBEK
-
-
[isim]
Tümsek
-
[isim]
Tümsek
- GÖTÜRÜ
-
-
[sıfat]
Fiyatı veya ücreti toptan belirlenen (iş vb.)
-
Toptan fiyat vererek
- "Bu kitapların hepsini götürü on bin liraya aldım."
-
[sıfat]
Fiyatı veya ücreti toptan belirlenen (iş vb.)
- AMENTÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları
- "Haluk'un amentüsü."
-
[isim]
Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları
- TÜRKÇÜ
- ...
- TÜYSÜZ
-
-
[sıfat]
Tüyü olmayan
- "Tüysüz kollarında bir adale hareketi görülüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Henüz bıyığı, sakalı çıkmamış
-
[sıfat]
Tüyü olmayan
- KOSTÜM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ceket, pantolon ve bazen de yelekten oluşan erkek takım giysisi
-
Çoğunlukla sokakta giyilmek için dikilmiş kadın giysisi
- "Arkasındaki kostümleri, manken üstünde gibi durur." (Sermet Muhtar Alus)
-
Sinema ve tiyatroda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı
-
[isim]
Ceket, pantolon ve bazen de yelekten oluşan erkek takım giysisi
- KÜLTÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin
- "Harf inkılabı, Türk kültür inkılabının temelidir." (Etem İzzet Benice)
-
Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü
- "Doğrusu, teknik ve kültür her gün biraz daha ilerlemektedir." (Salâh Birsel)
-
Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi
-
Bireyin kazandığı bilgi
- "Tarih kültürü kuvvetli bir kişi."
-
Tarım
-
Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme
-
[isim]
Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin
- ALTÜST
-
-
[sıfat]
Çok karışık ve dağınık
-
[sıfat]
Çok karışık ve dağınık
- ÜSTÜNE
-
-
[zarf]
İlişkin, üzerine, dair
- "Arkadaşım aşk ve evlilik üstüne konuşulacak şeyler bulmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Üstüne kuma gelmesi şart değil insanın bu acıyı tatması için." (Ayşe Kulin)
-
Hesabına
- "Kahveci içilen kahveleri Esat Ağanın üstüne yazıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
...-e göre, uygun olarak
- "Paris'e yazıldı. Oradan ölçü üstüne gönderdiler, insan Paris'e kendi gidip diktirmeli." (Memduh Şevket Esendal)
-
...-den sonra
- "Ben rakının üstüne şarap içmem diyecek oldu." (Haldun Taner)
-
Kendinden önce gelen sözün ikileme biçiminde anlamını pekiştirmek ve sıklığını ifade etmek için kullanılan bir söz
- "Memleketten mektup mektup üstüne para istemiyorlardı o sıralarda..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
İlişkin, üzerine, dair
- SÜRTÜŞ
-
-
[isim]
Sürtme işi veya biçimi
-
[isim]
Sürtme işi veya biçimi
- DÜRTÜŞ
-
-
[isim]
Dürtme işi veya biçimi
-
[isim]
Dürtme işi veya biçimi
- TÜMDEN
-
-
[zarf]
Tümüyle, bütünüyle
-
[zarf]
Tümüyle, bütünüyle
- RİTÜEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ayin
-
[isim]
Ayin