İçinde tur olan 7 harfli 25 kelime var. İçerisinde TUR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tur olan kelimeler listesine ya da Sonu tur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
R T U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TUR
2 Harfli Kelimeler
TU, UR, UT
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TURKUAZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yeşile çalan mavi renkte değerli bir taş, firuze
-
Bu taşın rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Yeşile çalan mavi renkte değerli bir taş, firuze
- OTURMUŞ
-
-
[sıfat]
Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş
- "Oturmuş bir kurum."
-
[sıfat]
Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş
- TARTURA
-
-
[isim]
Çıkrıkçı çarkı
-
[isim]
Çıkrıkçı çarkı
- TURŞUCU
-
-
[isim]
Turşu yapan veya satan kimse
- "Bir turşucunun yanında çalışıyordum." (Çetin Altan)
-
[isim]
Turşu yapan veya satan kimse
- OTURTUM
-
-
[isim]
Bir müzik parçasının seslendirilişinde insan sesleri ile çalgıların görevlendiriliş düzeni
-
[isim]
Bir müzik parçasının seslendirilişinde insan sesleri ile çalgıların görevlendiriliş düzeni
- TURNACI
-
-
[isim]
Yeniçeri Ocağında padişahla ava giden, av köpekleri ve tazılara bakan, birkaç turna taşıyan bir sınıf asker
-
[isim]
Yeniçeri Ocağında padişahla ava giden, av köpekleri ve tazılara bakan, birkaç turna taşıyan bir sınıf asker
- BİSTURİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Neşter
-
[isim]
Neşter
- TURNİKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsanların teker teker geçmesini sağlamak amacıyla bazı yerlere konulan, uçlarından birinin çevresinde dönebilecek düzende yatay olarak yerleştirilmiş çarpı biçiminde araç
-
[isim]
İnsanların teker teker geçmesini sağlamak amacıyla bazı yerlere konulan, uçlarından birinin çevresinde dönebilecek düzende yatay olarak yerleştirilmiş çarpı biçiminde araç
- USTURPA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İnce bir halatın ucuna bir kurşun parçası bağlanarak yapılan bir çeşit kırbaç
- "Hele Üsküdar gibi bıçkını fazla semtlerde on çocuktan üç dördünde bir bıçak, bir sustalı, bir usturpa hatta bir saldırma bulunurdu." (Burhan Felek)
-
[isim]
İnce bir halatın ucuna bir kurşun parçası bağlanarak yapılan bir çeşit kırbaç
- USTURUP
- ...
- TURUNCU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Turunç rengi, kızıl sarı renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Turunç rengi, kızıl sarı renk
- OTURTMA
-
-
[isim]
Oturtmak işi
-
Halka halka kesilmiş patates, patlıcan, kabak vb. sebzelerden yapılan bir çeşit kıymalı yemek
-
[isim]
Oturtmak işi
- TURŞULU
- ...
- NASTURİ
- ...
- TURLAMA
-
-
[isim]
Turlamak işi
-
[isim]
Turlamak işi
- POTURLU
-
-
[sıfat]
Potur giymiş olan
- "Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Potur giymiş olan
- OTURMAK
-
-
[-e]
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
- "Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Daha ilk gecesinden karı lafı ile oturup kalkmaya başlarsa konu nereye varır?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak
- "Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız." (Tarık Dursun K)
-
[-i]
Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak
- "Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti." (Tarık Buğra)
-
[-de]
Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek
- "Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak
- "Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?"
-
[nsz]
Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek
- "Temelin bu tarafı on santim oturmuş."
-
[-le]
Biriyle beraber yaşamak
- "O günden beri, enişte beyle oturuyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
- "Bu saat, kendimi bildim bileli sofraya oturma saatimizdir." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yer almak, geçmek
- "Valilik makamına oturdu."
-
[nsz]
Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek
- "Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu."
-
Belli bir yörüngede dönmeye başlamak
- "Uydu yörüngeye oturdu."
-
Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
-
[nsz]
Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak
- "Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Mal olmak
- "Bu bize pahalıya oturdu."
-
[-e]
Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
- TURANLI
- ...
- MESTURE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Örtülü, kapalı, gizli
-
[sıfat]
Örtülü, kapalı, gizli
- TURANCI
- ...