İçinde te olan 4 harfli 32 kelime var. İçerisinde TE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında te olan kelimeler listesine ya da Sonu te ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SOTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük küçük doğranmış et, ciğer, böbrek vb. şeyler yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan yemek
- "Ciğer sotesi."
-
[isim]
Küçük küçük doğranmış et, ciğer, böbrek vb. şeyler yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan yemek
- RATE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Başarısız
- "Bunlar hâlâ kokmuş ve rate bir romantizmi önümüze sürüyorlar." (Asaf Halet Çelebi)
-
Yaşlı, verimsiz, geçimsiz (kimse)
- "Kaldı ki dikkat edilince görülür ki, bunlar gençliklerinde de olumlu bir şeyler verememiş olan ratelerdir." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Başarısız
- ETEN
-
-
[isim]
Etene
-
Yemişlerin yenilen bölümü
-
[isim]
Etene
- TEHİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Boş
- "Vallahi rüyasını görmüştüm, geçen gece, tenha, tehi bir yoldaymışız." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Boş
- TEİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çayda bulunan ve kafein niteliğinde olan etkili madde
-
[isim]
Çayda bulunan ve kafein niteliğinde olan etkili madde
- ETER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
-
Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu
-
Bir tür organik yağ çözücü
-
[isim]
Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
- STEP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bozkır
- "Steplerde akşam güzel ve korkunçtur." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bozkır
- İŞTE
-
-
[edat]
Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık
- "Hani kitap? - İşte size anlattığım adam. İşte, korktuğum başıma geldi."
-
Anlatılan bir sözün sonucuna gelindiğini gösterir
- "İşte bütün manzara budur!" (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Anlatılan şeye dikkat çekmek için kullanılan bir söz
- "Ekmek, peynir, yumurta, marul, limon, ne bulursan al işte." (Necati Cumalı)
-
[edat]
Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık
- ATEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- "Uygarlık ateşten doğmuştur."
- "Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum." (Tarık Buğra)
- "Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu." (Haldun Taner)
- "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Tutuşmuş olan cisim
-
Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
- "Yemeği ateşten indirdim."
- "Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Patlayıcı silahların atılması
- "Top ateşi geceye kadar sürdü."
-
Vücut ısısı
- "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Öfke, hırs, hınç
- "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
Coşkunluk
- "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." (Halide Edip Adıvar)
-
Tehlike, felaket
- "Kendinizi ateşe atıyorsunuz."
-
Büyük üzüntü, acı
- "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- TEMA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Asıl konu, temel motif
- "Tablonun teması. Anıtın teması, Kurtuluş Savaşı'ydı."
-
Öğretici veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş
-
Bir besteyi oluşturan temel motif
-
[isim]
Asıl konu, temel motif
- TERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium)
-
[isim]
Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium)
- TEŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çamaşır leğeni
-
[isim]
Çamaşır leğeni
- NİTE
-
-
[zarf]
Nasıl, niçin
-
[zarf]
Nasıl, niçin
- STEN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
9 mm çapında, İngiliz yapısı, hafif, kullanışı kolay bir tür makineli tüfek
-
[isim]
9 mm çapında, İngiliz yapısı, hafif, kullanışı kolay bir tür makineli tüfek
- TERS
-
-
Gerekli olan duruma karşıt, zıt
- "Yerden göğe kadar haklı olan bir uyarıyı, içimizden bir arkadaş ters anlamış." (Haldun Taner)
- "Daha sonra o eşsiz lidere ters düşmek bahtsızlığına kapılmıştır." (Haldun Taner)
- "Hacı Ömer'in o gün ters tarafından kalktığına artık şüphe yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir şeyin içe gelen yanı, arkası
- "Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu." (Çetin Altan)
-
[isim]
Kesici bir aletin kesmeyen yanı
- "Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz
- "Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert
- "Ters adamın işi de ters gider." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir şeyin aksi, karşıtı
- "Anlattığının tersi anlaşılınca utandı."
-
Gerekli olan duruma karşıt, zıt
- TEPİ
-
-
[isim]
Bir işi yapmak, harekete geçmek için duyulan ve bireyin engelleyemeyeceği kadar güçlü istek, içtepi, itki
-
[isim]
Bir işi yapmak, harekete geçmek için duyulan ve bireyin engelleyemeyeceği kadar güçlü istek, içtepi, itki
- TEST
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir kimsenin, bir topluluğun doğal veya sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama
-
Doğru cevabın seçenekler arasından bulunmasına dayanan bir sınav türü
- "O gün üniversite test sınavında kazanamadığını öğrenmiştir." (Haldun Taner)
-
Biyolojik bir işlevi veya değişmez bir niteliği incelenen bireyin tepkisini, örnek olarak alınan normal bireyinkiyle karşılaştırarak ölçmeye ve değerlendirmeye yarayan yoklama
- "Bilimsel testler karganın attan daha zeki olduğunu saptayalı hanidir." (Haldun Taner)
-
Bir hastalığın varlığını ve niteliğini anlamak için yapılan laboratuvar araştırması
-
[isim]
Bir kimsenin, bir topluluğun doğal veya sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama
- OTEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yolcu ve turistlere geceleme imkânı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence vb. hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş işletme
- "Beyoğlu civarında bir otelde yatmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yolcu ve turistlere geceleme imkânı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence vb. hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş işletme
- TEFE
-
-
[isim]
Dokuma tezgâhında tarağı tutan ağaç veya metal parça
-
[isim]
Dokuma tezgâhında tarağı tutan ağaç veya metal parça
- KETE
-
-
[isim]
Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek
-
[isim]
Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek