İçinde taş olan 7 harfli 31 kelime var. İçerisinde TAŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında taş olan kelimeler listesine ya da Sonu taş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ŞAT, TAŞ
2 Harfli Kelimeler
AŞ, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AYAKTAŞ
-
-
[isim]
Omuzdaş
-
[isim]
Omuzdaş
- TAŞKENT
- ...
- AŞIKTAŞ
- ...
- SATAŞMA
-
-
[isim]
Sataşmak işi
- "Bunu yalnız vaktini gözetleyip bacak kadar kıza sataşmaya geldi sanacak." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Sataşmak işi
- TAŞINTI
-
-
[isim]
Sel suları ile taşınmış taş, toprak
-
[isim]
Sel suları ile taşınmış taş, toprak
- TAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Taşağı olan
-
Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit
-
[sıfat]
Taşağı olan
- TAŞEMEN
-
-
[isim]
Taşemengillerden, suda yaşayan, çok ilkel yapılı omurgalı hayvan (Petromyzon)
-
[isim]
Taşemengillerden, suda yaşayan, çok ilkel yapılı omurgalı hayvan (Petromyzon)
- TAŞERON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten kendi üzerine alan ikinci müteahhit
-
[isim]
Büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten kendi üzerine alan ikinci müteahhit
- TAŞIMSI
-
-
[sıfat]
Taşsı
-
[sıfat]
Taşsı
- TAŞLAMA
-
-
[isim]
Taşlamak işi
-
Sert madenleri aşındırıcı bir taşla parlatma ve yerine uymasını sağlama
-
Alaylı halk şiiri
-
Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, tariz
-
Hakaret
- "Paris'teki kahvelerden birine gidecek olan bir Türk orada alaylı taşlamalar, kaba davranışlarla karşılanır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Taşlamak işi
- KENTTAŞ
-
-
[isim]
Aynı kentten olan kimse
-
[isim]
Aynı kentten olan kimse
- TAŞIMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek
- "Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üstünde bulundurmak
- "Boynunda asılmış gümüş bir köstek taşırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek
- "Değirmenin üstünde ise değirmen koluyla birleşen çarkı taşıyan bir çanak bulunur." (Salâh Birsel)
-
Boru, kanal vb. ile sıvı maddeleri bir yerden başka bir yere aktarmak
-
[nsz]
Giymek
- "Devlet üniforması taşıyordu." (Haldun Taner)
-
Sahip olmak, özellik olarak bulundurmak
-
Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek
-
[nsz]
Duymak, hissetmek
- "İçlerinde her şeye karşılık bir suçluluk duygusu taşırlar." (Tarık Dursun K)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek
- BEKTAŞİ
- ...
- TAŞIRMA
-
-
[isim]
Taşırmak işi
-
[isim]
Taşırmak işi
- TAŞINIM
- ...
- DENKTAŞ
-
-
[sıfat]
Denk, eşit
-
[sıfat]
Denk, eşit
- KABATAŞ
- ...
- TAŞRALI
-
-
Taşra halkından olan (kimse), dışarlıklı
- "Sonra o taşralı müteahhidin ona talip olmasıyla..." (Haldun Taner)
- "Şehirli görünmek gururu kasaba kızının İstanbul'dan aldığı ilk kötü huy oldu; birkaç hafta geçince babasıyla anasının yeni hayata kendisi gibi uyamayacaklarını, taşralı kalacaklarını anlayınca hırçınlaştı." (Refik Halit Karay)
-
Taşra halkından olan (kimse), dışarlıklı
- TAŞITIŞ
- ...
- YEDİTAŞ
- ...